PKK’nın eylemsizlik kararına son vermesinin ardından, bir süredir birçok kesim, barışın sağlanması gerektiğini belirterek, terör örgütüne silah bırakma çağrıları yapıyor. Bazı çevreler de devletten olası bir kara harekâtına başlamamasını ve devam eden hava operasyonlarının durdurulmasını talep ediyor.
Özellikle, devletten, operasyonların durdurulmasını isteyenlerin temel hareket noktası, bunun çatışmaları alevlendirmekten başka bir işe yaramayacağı.
Ancak, barışın sağlanmasına yönelik bu sesler yükselirken, Ankara’nın her yanından sesi duyulan bombanın patlaması, barışın, silahlar yüzlerce kişinin kullandığı bir caddeye yöneltilmişken ne kadar da zor sağlanabileceğinin kanıtı.
Bu satırların kaleme alındığı saatlerde, henüz saldırıyı hiçbir örgüt üstlenmemişti ancak kaynaklar, ağırlıklı olarak, saldırıdan PKK’yı sorumlu tutuyorlardı. Terör örgütünden de saldırıyı gerçekleştirmediklerine yönelik bir açıklama yapılmamıştı.
Ankara’yı vuran terör, yine bu satırların kaleme alındığı saatlerde, kimi asgari ücretle çalışan, kimi ekmek parası için Kumrular Caddesi’ne gitmiş 3 kişinin canını aldı. Alışveriş ya da bir başka nedenle bu caddeye giden ya da her gün aynı caddede, ekmek parası için uğraşıp didinen onlarca kişi yaralandı. İlk belirlemelere göre, 30’un üstünde yaralı var ve bunların 10’a yakınının durumu ağır. Bombanın patladığı yer ise yüzlerce çocuğun tatilden dönüp daha önceki gün adım attıkları Namık Kemal İlköğretim Okulu’nun karşısı.
Böyle bir tablo ortada dururken, kalıcı bir barıştan söz edilmesinin ne denli güç olduğu ortada.
Uzun yıllardır devam eden tartışmaların hiçbir tarafında yer almayan, Türk, Kürt ya da bir başka etnik kökenden vatandaşlara atılan bomba, terör örgütünün ne yöntemlerinden ne de amaçlarından vazgeçmediğinin bir kanıtı.
Barış idealinden söz edilemez
Yeni anayasa, anadilde eğitim, eşit vatandaşlık gibi taleplerin açıkça tartışılabildiği bir ortamda bile en küçük talep için Ankara’nın göbeğindeki yüzlerce kişiyi hedef alan kesimlerle, barışın nasıl sağlanabileceği artık eskisinden de büyük bir soru işareti olarak karşımızda duruyor.
Ancak kesin olan, bu eylemi yapan kesimlerin, bundan sonra operasyonların durdurulması ya da bir başka benzeri taleple ortaya çıkmasının anlamsızlığı.
Zira, sonuçlarının trajikliği önceden net biçimde kestirilebilecek eyleme imza atanlar, yüzlerce binlerce kişinin kullandığı bir caddeye bomba koyanların istedikleri, amaçladıkları idealin barış olduğundan söz edilemez.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni anayasa çalışmalarını önceki gün Türkiye’nin dört bir yanındaki akademisyenleri Meclis’e davet ederek başlattı. Hükümet, TBMM’de grubu bulunan partilerden yeni anayasayı görüşmek için randevu isteme kararı aldı. Birçok kesim, bu noktada, Meclis’teki bütün partilerle hatta Meclis dışındaki partilerin görüşü alınarak yeni anayasanın yapılması gerektiği konusunda hemfikir. Meclis’e davet edilen BDP de kendilerinin bütün çalışmalara katılmak için hazır olduğunu söylüyor.
Ancak yüzlerce çocuğu, esnafı, emekçiyi hedef alan bombalar patlarken, ne anayasaya katkı verme sözünün, ne de barış sloganlarının bir anlamı kalıyor.