Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün 30 Ağustos zaferinin 89. yıldönümünü kutluyoruz. Büyük taarruz veya Başkomutanlık Meydan Muhaberesi, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı nihai zafere ulaştıran son aşamadır. “Başkomutanlık” muhaberesi olarak anılmasının nedeni Başkomutan Mustafa Kemal’in taarruzu bizzat yönetmiş olması nedeniyledir. 26 Ağustos 1922’de Afyon’da başlayan ve 9 Eylül’de İzmir’in Yunan işgalinden kurtarılmasıyla sonuçlanan, büyük taarruz, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini güçlendirmiş bir zaferdir. Atatürk ve arkadaşları Türkiye Cumhuriyeti’ni bu büyük zaferin üzerinde inşa etmişlerdir.

9 Eylül Nif randevusu
Büyük taarruz başladıktan ve Türk ordusu, Yunan ordusunu İzmir’e doğru sürmeye başladıktan sonra Yunanistan’ın yoğun girişimleriyle müttefik kuvvetler, Mustafa Kemal’le görüşmek istediler. Atina’nın hedefi, görüşmeler yoluyla İzmir ve Ayvalık’ın Yunan egemenliğinde kalmasını sağlamaktı.
Büyük taarruz öncesinde diplomatik yollarla Londra ve Paris’i ikna etmeye çalışan Mustafa Kemal’in talepleri geri çevrilmişti. Büyük taarruzdan sonra görüşme talep eden bu kez onlardı. Mustafa Kemal’in, görüşme talebine verdiği yanıt tarihi değerdedir:
“Elbette görüşürüz, 9 Eylül’de Nif’te bekliyorum.”
Nif, İzmir’in bugünkü Kemalpaşa ilçesinin eski adıdır. Mustafa Kemal, 9 Eylül’de İzmir’i Yunan işgalinden kurtaracağını görmüş ve Batılı ülkelerin görüşme talebi karşısında, “9 Eylül’de Nif’te bekliyorum” diyerek randevu vermiştir.
Nitekim Mustafa Kemal, 8 Eylül’de Nif’te gecelemiş ve daha sonra, “Ben söz verdiğim tarihte oradaydım ama onlar yoktular” demiştir.

Siyasi anlamı
20 Ağustos zaferi sadece bir askeri zafer değildir. Aynı zamanda Anadolu’da ulusal ve siyasal birliği sağlayan bir dönüm noktasıdır. Büyük taarruzun başarıya ulaşması ve İzmir’in Yunan işgalinden kurtarılmasından sonradır ki, Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal’e karşı yürütülen muhalefet etkisiz hale gelmiş, çok cılız bir sese dönüşmüştür.
Muhalefetin son girişimi İzmir’i işgalden kurtaran Mustafa Kemal’e, “Başkomutanlık göreviniz sona ermiştir, Ankara’ya dönünüz” telgrafı çekerek, siyasi liderliğini engellemeye çalışmak olmuştur. Ancak Mustafa Kemal, bu çağrıya, “Ne askeri ne diplomatik görevim bitmiştir” yanıtını vererek, istiyorlarsa kendilerinin İzmir’e gelebileceklerini bildirmiştir.
30 Ağustos zaferi Mustafa Kemal’in sadece askeri liderliğini değil siyasi liderliğinin de tescil edildiği zaferdir. Büyük zaferden sonra Anadolu’nun her köşesinde Mustafa Kemal tartışmasız lider olarak kabul görmüş ve ulusal birlik onun liderliğinde sağlanmıştır.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ne kimliğine veren temel değerlerin üzerinde yükseldiği zafer işte bu zaferdir. Bu itibarla 30 Ağustos’un askeri olduğu kadar siyasi anlamı da büyüktür.

Uluslararası önemi
Büyük taarruz, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı nihai sonuca götüren bir zafer olarak, ulusal kurtuluş hareketlerine, tüm mazlum uluslara örnek oluşturmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları bu zaferle çizilmiş ve Lozan’da tescil edilmiştir.
Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği gençlerin, Anadolu’nun işgalden nasıl kurtulduğunu, bu cumhuriyetin nasıl kurulduğunu çok iyi öğrenmeleri ve unutmamaları gerekir.
Bugün çift bayram günü. Okurlarımın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı ve Ramazan Bayramı’nı esenlik dileklerimle kutluyorum.