TÜRKİYE’NİN iktidar partisi AKP’nin İzmir İl Başkanı, örneğin benden genç bir arkadaş... İzmir’in iktidar partisi CHP’nin İzmir İl Başkanı ise rahmetli babamla yaşıt bir insan.
Ömür Kabak ile Ekrem Bulgun arasındaki bu fark, önemli mi?
En azından...
“Önemsiz” diyemem.
Ama asıl önemli olan, bir başka şey var.
AKP ve CHP İzmir il başkanları arasındaki müthiş benzerlik!
Ömür Kabak’ın geçen yıl AKP İzmir İl Başkanlığı’na seçim sürecinde olanlar ile Ekrem Bulgun CHP İzmir İl Başkanı olurken yaşananlar, birbirinin tekrarı âdeta.
* * *
O zaman AKP Genel Başkanı “emir” vermişti.
Bu sefer CHP Genel Başkanı verdiği emir ile demiri kesti!
O zaman Ömür Kabak, AKP Genel Başkanı’nın “tek adayı” olmuştu.
Bu sefer Ekrem Bulgun, CHP Genel Başkanı’nın “tek adayı” oldu.
O zaman AKP’deki muhalif sesler susturulmuştu.
Bu sefer CHP’deki muhalifler bastırıldı.
* * *
Devam edelim.
O zaman AKP’nin 600 İzmir il delegesinden sadece 262’si oy kullanmıştı.
Bu sefer CHP’nin 620 İzmir il delegesinden sadece 444’ü oy kullandı.
O zaman AKP sandığından 59 geçersiz, 2 boş oy çıkmıştı.
Bu sefer CHP sandığından 20 geçersiz, 102 boş oy çıktı.
O zaman Ömür Kabak, 600 delegeden yalnızca 209’unun oyunu alarak il başkanı seçilmişti.
Bu sefer Ekrem Bulgun, 620 delegeden yalnızca 320’sinin oyunu alarak il başkanı seçildi.
* * *
Özetlersek, iki partinin de il başkanları, demokratik kurallar ve koşullar tarafından sarıp sarmalanmamış çürük zeminler üzerinde duran, dört bacağından biri çatlak, öteki kırık koltuklarda oturuyor!
Türkiye ile İzmir’in hali malum.
Fırtınasız bir gün, heyelansız bir hafta, depremsiz bir ay geçmiyor!
Onca sarsıntıya en sağlam zeminler ve o zeminlerin üzerindeki en güçlü yapılar dayanamazken...
Bizim il başkanları, gönül huzuru ile nasıl oturabilir koltuklarında?
“Ha düştüm, ha düşeceğim” korkusu ile hangi işe cesaretle el atabilirler?
Sorarım:
Var mı böyle bir ihtimal?
Vatana ihanet
BAŞBAKAN Erdoğan’ın danışmanı ve AKP Milletvekili Ömer Çelik yerden göğe kadar haklı:
‘Darbe, vatana ihanettir.’
İhanettir çünkü...
Her darbe ile ‘vatan toprağına sıkıca sarılmaya çalışan demokrasi ağacı’ tekrar kökünden sökülmüş olur.
Doğanın kendisi gibi, insanın da doğası bu ihaneti kabullenmez; mutlaka bir şekilde tepki verir.
Tıpkı her darbe veya darbe girişimi sonrasında olduğu gibi gider, o eylemin mağduru olarak gördüğü partilere, tamamen duygusal bir tepkiyle oy verir!
İşte bu, tipik bir ‘akıl tutulması’ halidir.
Akıl devreden çıkınca, dalavere girer işin içine.
El çabukluğu, marifet olur!
Ve baktığınızda olan bitene...
Nereden gelip, nereye gittiğinizi anlamazsınız bile!
Onun için darbe...
Akla gelen, gelmeyen her yönüyle; vatana ihanettir gerçekten de.
Tek karelik seyirci