BAZI kitapları yeniden okumak, en azından gözden geçirmek gerekiyor. Çünkü yazıldığı dönemde dikkat çekmeyen ayrıntılar, aradan yıllar geçtikten sonra çok daha fazla önem kazanabiliyor.
Soner Yalçın’ın 1994 yılında yayımlanan “Hangi Erbakan” adlı kitabı da bunlardan biri.
Misal, kitap yazılırken Recep Tayyip Erdoğan, Refah Partisi’nin İstanbul İl Başkanı’ydı henüz.
Ve eğer müthiş bir muhteris değilse, o tarihte “yeni bir parti kurma” fikrinin zerresine dahi sahip değildi.
Kader işte.
Kendisine iktidar yolunu açan gelişmelerden biri 26 Mayıs 1990 günü yaşandığında, Erbakan’ın prenslerinden biri olarak, Erdoğan belki de fena halde kızmıştı olanlara.
Çünkü...
Nakşıbendi Şeyhi Prof. Esat Coşan, Refah Partisi’ni destekliyordu. RP’yi desteklemekle kalmıyor, müritlerini bu parti için çalışmaya çağırıyordu.
Bu arada Esat Coşan ile Erbakan arasında otorite mücadelesi başladı. Esat Coşan, Erbakan’ın kendisine biat etmesini istedi.
Esat Coşan sonunda patladı. 26 Mayıs 1990 tarihinde İstanbul Asfa Dershanesi Vefa Yayıncılık tesislerinde yapılan bir toplantıda, Erbakan aleyhinde sert bir konuşma yaptı.”
* * *
Ya sonra?
Sonrasını yine aynı kitaptan bir alıntıyla aktaralım:
“RP’den umduğunu bulamayan Korkut Özal-Esat Coşan ANAP’ı destekleme kararı aldılar. Bunun üzerine başta Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek gibi isimler tekrar ANAP’a döndüler.”
Dönmekle kalmadılar, 1995 yılındaki genel seçimde, ANAP’tan milletvekili oldular.
1999 seçimlerinde “tekrar” döndüler. Bu sefer Fazilet Partisi’nden milletvekilli seçildiler.
FP’nin kapatılması üzerine kurulan Saadet Partisi’nden umut kesilip, AKP’nin desteklenmesi kararı verilmiş olmalı ki; Aksu ile Çiçek’in yolu, yanan ampulün ışığıyla aydınlandı.
O gün bugündür Aksu ile Çiçek, Başbakan Erdoğan’ın “vazgeçmediği” isimler oldu.
Nitekim 19 Şubat 2010 tarihi itibarı ile Abdülkadir Aksu, parti yönetiminde, Cemil Çiçek ise Hükümet’te, Erdoğan’ın “yardımcısı” konumunda.
Anlaşılıyor ki...
1990 yılında Erbakan’a kızanlar, bugün Erdoğan’ı çok seviyorlar!
Çare her zaman var
Bornova Belediyesi’nin İŞ-KUR’la işbirliği yapması... Belediyede İŞ-KUR Masası kurulması... İş ve işçi arayanların, burada sisteme kaydedilerek “aradığını” bulması...
Basit ama yararlı bir uygulama olarak kayda geçti.
Ne zaman ki “akıl” devreye girer, insanların hayatı kolaylaşır.
Her yerde...
Her alanda olması gereken de bu zaten.
Kendi payıma, tecrübe ile sabit.
İstenirse, her şeye rağmen, çok şey yapmak mümkün.
Şu “engel”...
Bu “yasak”...
Öteki “suç” demek kolay.
Mühim olan...
Sistem içinde kalarak, yasalara uyarak; çare bulmak, yol almak.
Bornova’da olan da, böyle birşey işte.
Onun için yönetici konumundaki herkese öneriyorum...
Şöyle bir bakın çevrenizde olan bitene.
Sorunların, sıkıntıların neden, nereden kaynaklandığını saptayın önce.
Ve çareyi arayın...
Eminim, bulacaksınız.
Tek karelik gölge