Logo veya imlek denilen grafik düzeni, eskilerin dediği gibi o kurumun “alametifarikası” yani “ayırıcı özelliği” olmalı.
Logoyu görenler, bir bakışta “Ha” demeli meselâ:
“Bu İzmir’in EXPO logosu.”
Gördünüz herhalde EXPO logosunu.
Dünkü Milliyet Ege’de ise hem Hamdi Türkmen, hem de Dilek Gappi, logonun yaratılış sürecine dair önemli ipuçları verdiler.
Örnekse...
EXPO Yürütme Kurulu Başkanı Mahmut Özgener çantasında 6 logoyla, aklına fikrine güvendiği insanların kapısını çalıp, nabız yoklamış anlaşılan.
Hamdi Türkmen “İzmir için EXPO 2020 logosunu tasarlayan bir grup grafikerin bu iş için tek kuruş dahi almamaları ve talepte bile bulunmamaları” bilgini veriyor.
Hoş.
* * *
Dilek Gappi de “Türkiye’nin tüm diplomatik yazışmalarında, birçok evrakta kullanılacak EXPO logosu ise neredeyse üç günde hazırlandı. İhaleye çıkılamadı, logo grafikerlere hazırlatıldı” diyor.
Anlaşılıyor zaten.
Yani durum bir yanıyla ne denli “hoş” olsa da, asıl önemli tarafı maalesef...
Boş.
* * *
Şahsen EXPO logosu için “güzel” ya da “çirkin” deme durumunda değilim.
Zira bir grup grafiker arkadaş oturmuş, çalışmış, emek vermiş.
Ellerine, yüreklerine sağlık.
Yine de logo hakkında söyleyemem gereken bir şey var:
“Sıradan.”
Bir logodaki “en ciddi sorun” yani.
Sözün başında “ayırıcı özellik” falan demiştim ya hani.
Aynen öyle.
Logomuz bir bakışta farkını ortaya koyamıyor.
* * *
Yanda “Tek karelik bir yığın logo” resmine lütfen bakın.
İzmir’in EXPO logosunu da alın, onların arasına katın.
Logomuzun akıbeti korkarım “onlardan biri olmaktan” öteye geçemeyecektir.
Oysa ki, çıkılan yol “baştan sona” bir iddia işidir.
EXPO sürecini yöneten dostlar unutmasınlar:
Logon da iddialı olacak...
Seçtiğin tema da, belirlediğin yer de, ettiğin laf da, etrafına topladığın kadro da, ulusa ve dünyaya verdiğin heyecan da.
Ya öncesi?
İzmir Gümrük Muhafaza Başmüdürü Nazım Bütün, “kolay yoldan para kazanan, ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli izinler alınmaksızın yurda kaçak olarak eşya getiren ve Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkileyen kişilere karşı operasyonlar devam edecek” demişti her seferinde.
Ve bir keresinde de...
“Gizli istihbarat çalışmalarına önem vermelerinin, operasyonların başarısında etkili olduğunu” söylemişti.
Kadere bakın, yine bir gizli istihbarat ve teknik takip çalışması sonucunda yapılan operasyonla bu kez kendisi yakalandı.
2006 yılının Şubat ayından beri İzmir’de görev yapan üst düzey bir bürokrat, eğer iddia edilen olayların içinde ya da başında bulunmuşsa gerçekten...
Eyvah.
Çünkü İzmir bir liman şehri.
Gümrüğü bol yani.
Mecburen geriye dönüp, her işlemin altını eşelemek gerekir ki; altı yıllık pirincin taşı, ayıklamakla biter mi?
Tek karelik logo yığını!