İZMİR’DE akıl çok.
İzmir’de fikir çok.
Yetenekli, birikimli insan çok.
Ne var ki...
İzmir’de aklına ve fikrine güven duyulacak insanların başında gelen Uğur Yüce’nin de söylediği gibi:
“İyi bir orkestra şefi yok.”
* * *
İzmir’de herkes “tek kişilik ordu” sanki.
Ne acı ki...
İcabında dağları devirecek kudretteki bu orduları “sevk ve idare edecek” bir komutan yok!
* * *
İdarenin iradesinde sıkıntı olunca da...
Yine Uğur Yüce’nin dikkat çektiği gibi:
“Şu an yaşadığımız tam anlamıyla bir kakofoni, bir anarşi. ”
* * *
Yasaların verdiği güç ile yetki sayesinde “mecburen orkestra şefi” olanların, bu görevi hakkıyla yerine getirmesini beklemek, acaba bir hayal mi?
Şimdiye kadar, her kafadan bir sesin çıkmasına engel olamayanlar; kakofoniyi bitirecek, anarşiyi sona erdirecek “tavrı, tarzı, kendine güveni, adaleti, cesareti, basireti” şu saatten sonra ortaya koyabilir mi?
İhtimal ufak olsa da...
Umut, fakirin ekmeği.
Ağzımıza tıkıştırılan kuru lokmaları, “bir duble rakının, mis kokulu kavunun, tadı damağa yapışan beyaz peynirin ve 500 gramlık ızgara çipuranın” hayalini katık ederek, bir süre daha çiğneyeceğiz umutla!
Her yere var, İzmir’e yok
UĞUR YÜCE, ne de güzel anlatıyor:
“Her bakımdan turistlerin ilgisini çekecek bir Ege Medeniyetleri Müzesi istiyoruz. Sadece müze olmayacak. Kemeraltı’ndan başlayıp, Agora ve amfitiyatroyla bütünleşip Kadifekale’ye kadar çıkacak bir proje...”
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da müze projeleri var.
Ankara için var.
İstanbul için var.
Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Gaziantep için var.
Hele Ankara için, “Dünyanın en büyük müzesini yapacağız” diyor.
Tam 40 bin metrekare olacakmış.
Sayın Bakan’ın açıklamalarına bakılırsa...
Ege için, İzmir için hiçbir şey yok dağarcığında.
Ege ve İzmir, “kırk bin metrekare X kırk bin metrekaresi” ile...
Yani her karışı ile bir müze oysa...
Tek karelik lokma