Zeytinyağının “sızması” iyidir de, anketlerin “sızdırması” hiç iyi değildir.
O zaman, adına “manipülasyon” denen ve son derece tehlikeli bir eylem yapılmış olur ki; amaçlanan şey, en basitinden kafaları karıştırmaktır.
Neyse.
Konumuz bu değil zaten.
Resmen yapılan ve alenen duyurulan bir anket var gündemde.
Metropoll Şirketi “Eylül-2012 Türkiye Siyasal Durum Araştırması” adıyla, bazı önemli konuları yoklamış vatandaş nezdinde.
Örnekse...
Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hangi gelişmelere gebe?
Lafı dolandırmadan söylemek gerekirse...
“Cumhurbaşkanı kim olsun?” sorusu yöneltilmiş ahaliye.
Özellikle de “Recep Tayyip Erdoğan mı? Abdullah Gül mü?” diye.
Halkın yarısı için “40 katır mı, 40 satır mı” gibi bir durum bu.
Öteki yarısını ise “yardan veya serden” vazgeçmek zorunda bırakacak bir soru!
İşte onlar...
Yani kendini “Ak Partili” sayanlar, zor kararı vermişler mecburen:
“Yüzde 51,6 Abdullah Gül, yüzde 38,8 Recep Tayyip Erdoğan.”
Şahsen 2012 yılının Eylül ayında yapılan bu araştırmanın, yumurta kapıya dayandığında fazla anlam taşıyacağını sanmıyorum.
Başbakan “Ben adayım” dediği anda...
O rakamlar en azından yer değiştirir bir anda!
Ve işin içine “ubidiyyet”(1) gibi, “uhuvvet”(2) gibi, “mecburiyet” (3) gibi, “sadakat” (4) gibi, “biat” (5)gibi haller girince de; Abdullah Gül’ün adaylıkta ısrar edeceğine ihtimal vermiyorum. (*)
Çekilecektir kenara.
Yol verecektir Başbakan’a.
Evet.
Zor olacaktır.
Yüreğine oturacaktır.
Örneğin “yaverleriyle vedalaşırken” bile gözleri dolacaktır.
Hele...
Olası bir Cumhurbaşkanlığı yarışında Recep Tayyip Erdoğan’a karşı seçimi kazanacağını bilmesi, ihtimal o ki, canını yakacaktır.
Ne çare...
Usul böyle!
(*) 1- Aşırı mensubiyet. 2- Bağlılık. 3- Zorunluluk. 4- Dostlukla sebat. 5- Bağlılığını tazelemek.
İZMİR’DE 199 kişi aday adayı olmuş CHP’de.
Yayımlanan listedeki isimler
Alarm Karabağlar’da çaldı
Karabağlar Nazire Merzeci İlköğretim Okulu’nda ziller çalıyor.
Çalan, teneffüs zili değil ama...
Hem de en kuvvetlisinden alarm zilleri çalıyor.
Düüüüüt.
Vuuuuuu.
Daaaaat.
Artık hangisini kulağı duyuyorsa Milli Eğitim Bakanı’nın, yerinden zıplamalı.
Çünkü ziller, Nazire Merzeci İlköğretim Okulu’nda bir öğrencinin, tartıştığı öğretmenini bıçaklayarak öldürdüğünü haber veriyor.
Çünkü o zil, Türkiye’deki eğitim sisteminin kökten çatırdadığını dünyaya ilan ediyor.
Bana inanmıyorsa Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, gitsin, Milli Eğitim eski Bakanı Vehbi Dinçerler’e sorsun.
Bir öğrenci bir öğretmeni bıçakladığında, neler olmuş Japonya’da; yıllar önce bana anlattığı gibi, Ömer Dinçer’e de anlatacaktır olanları Vehbi Dinçerler.
Dinleyip, anlar mı; derseniz...
Ben bilmem, kendi bilir!