HANİ Almanya’da, Deutsche Telekom’un “dijital bir şehir yaratma” projesini yazmış ve Türkiye’de benzer bir uygulamanın Türk Telekom veya Turkcell tarafından üstlenilmesini önermiştim ya...
Hoş bir tesadüf oldu. Geçen hafta başında aynı hedefe yönelik bir çalışmanın tanıtımı yapıldı İzmir’de.
O yazı ve bu toplantı üst üste gelince, Turkcell’den aradılar ve Genel Müdür Yardımcısı Ekrem Yener’le beni Efes Oteli’nde buluşturdular.
Ekrem Bey ile “ne konuştuğumuzu” yazmadan, Sampaş adlı şirketin öncülüğünde, çok sayıda “teknoloji, operasyon ve çözüm ortağı” ile beraber oluşturulan; “Akıllı Kentler Platformu” hakkında birkaç cümle aktarayım.
Efes Oteli’nin Kongre salonlarında, küçücük örnek bir kent yaratmışlardı. Ve Almanya’daki Friedrichshafen kentinde hayata geçirilen T-City’yi “eksiğinden çok fazlası olan” şekliyle, kurdukları maketlere yansıtmışlardı.
Dijital teknolojinin bütün nimetleri, hem o şehirde yaşayanlar ve iş yapanlar, hem de şehri yönetenler için, atılan her adımda karşınıza çıkıyordu.
Örneğin 20 farklı uygulama varsa, Türkiye’nin bazı yerlerinde, belki birer ikişer uygulanıyor bugün.
Ama sergilenen modelin aynen yaşama geçtiği, hiçbir yer yok.
* * *
Ekrem Yener’le de bunu konuştuk zaten.
Kendisine iki öneride bulundum.
İlki şuydu:
“Maketlerle bu iş olmaz. Gelin kendi T-City’mizi yaratalım. Siz de otel salonları yerine, yarattığınız eseri ete kemiğe bürünmüş haliyle dünyaya tanıtın.”
İkinci ise daha önce İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin kulak arkası ettiği, “İzmir’i sanal çatı altında toplama, İzmir’de yaşayan herkese (izmirliyim.org) uzantılı bir elektronik posta adresi verme ve gerçek demokratik katılımı sağlama” önerisiydi. Ki bu projeyi de, kendilerinin üstlenmesini istedim.
Ekrem Yener’in düşüncelerimi ilgiyle dinlediğini söyleyebilirim.
Belli mi olur...
Bir de bakarsınız, “Haydi yapalım” deyiverir!
En azından, İran bize benzemez!
YILLAR boyu endişeyle tartıştık:
“Türkiye, İran’a benzer mi?”
Madalyonun bir de öbür yüzü var tabii:
“İran, Türkiye’ye benzer mi?”
İlk sorunun yanıtı hâlâ tartışmalı belki.
Fakat ikincisinin yanıtı belli:
“Hayır, benzemez!”
Benzeyecek olsaydı, İran’daki cumhurbaşkanlığı seçiminden bir gün önce Devrim Muhafızları Ordusu’nun verdiği muhtırayı, yalayıp yutmazdı İran’daki ahali.
Tıpkı 12 Eylül sonrası yapılan ilk genel seçim öncesinde Kenan Evren’in açıklaması... Tıpkı 27 Nisan 2007’de Yaşar Büyükanıt’ın yayınladığı e -muhtıra, halktan hangi cevabı aldı ise... İran’da o haltı yiyenler de, katır tepmişten beter duruma düşerdi!
Tek karelik garabet