YGS’deki soru kitapçıklarında şifre var mı?
Var.
Hem de Allah’ına kadar.
Sınavdan iki gün önce malum çevrelerin yönettiği dershanelere o şifrenin kod adı olan “mod medyan” sinyali geldi mi?
Geldi.
“Gelmedi” diyen, önce Kuran’a el bassın!
Laf büyük.
Ama merak etmeyin.
Çok sıkışırlarsa, onu da yaparlar!
Diğer yanda itiraz, isyan, hüsran gırla gitmiş; millet infial halinde...
Kime ne?
Sınav sonuçları onca rezalete, şaibeye, kuşkuya, şüpheye rağmen açıklandı işte.
* * *
Şimdi sıra ÖSYM Başkanı’na “üstün hizmet madalyası” verilmesinde.
Şaşırmayın.
Arada biraz acemilik yapsa da, görevini “işin başında kendisine verilen talimatlar doğrultusunda” yerine getirdiği için, hakkıdır.
Verilsin.
Hem de madalyanın kurdelesi şöyle altın yaldızlı olsun da, bakan kem gözleri şaşı etsin!
* * *
Hal böyleyken, okuduğum şu habere çok güldüm haliyle:
“Birbiri ardına yapılan sınavların tümünde skandalların yaşanması, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan’ı, attıkları imzalar için pişman ettirdi.”
Pişman olacak bir şey yok elbette.
Olsaydı da, günahı YÖK Başkanı’nın olacaktı.
Zira ÖSYM Başkanı o makama, YÖK Başkanı’nın “kefaleti” ile atanmıştı.
Dikkatinizi çekmiştir mutlaka.
Ortalık yıkılırken, ÖSYM Başkanı’nın amiri konumundaki YÖK Başkanı yoktu ortada.
Çok sonra ses verip, “tatmin olduğunu” açıkladı o da!
* * *
Ya onun hamisi kimdi, derseniz; eski defterleri karıştırmak lazım biraz.
YÖK Başkanı’nın özgeçmişinde, vaktiyle de dillendirilmiş şöyle bir bölüm var:
“1992-1994 yılları arasında Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak çalıştı.”
Aynı tarihlerde, aynı yerde acaba başka kimler çalıştı?
Meselâ...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu.
Kendisinin adını son dönemin bu kudretli adamı “kulaklara fısıldamış” olabilir mi?
İşte böyle...
“Kim kimdir?” diye araştırırken, mutlaka “çapraz sorgu” yapmak gerekiyor özellikle bu devirde!
Yıldırım çakacak mı?
BİNALİ YILDIRIM’ın teşhisi doğru.
“İzmir” denilince, akla “liman ve deniz” gelir önce.
Bu bin yıl evvel de böyleydi, bin yıl sonra da öyle olacak.
Soru şu:
İzmir bu alanda hak ettiği noktaya gelmiş mi, gelmemiş mi?
Soruyu soran Binali Yıldırım.
Cevabı veren de kendisi:
“Maalesef denizcilik ve denizcilik faaliyetleriyle ilgili İzmir, geçmişteki parlak günlerinin gerisine düşmüştür.”
30 yıldır yazdıklarımı ortaya döksem, kalınca bir kitap olur bu konudaki yazılarım.
Hayallerimi süsleyen manzaraların en şahanesi de İzmir Körfezi’nin çepeçevre yat limanlarıyla donatılması olmuştur hep.
Binali Yıldırım bu hayalimin ipuçlarını da verdi geçen gün.
Pasaport’a, Bayraklı’ya, Bostanlı’ya “yat limanı” yapılması için çalışma başlattıklarını açıkladı.
Yarın 2 Mayıs.
İktidar partisinin İzmir’e yönelik iddialarını, hedeflerini açıklayacağı gün.
Haydi bakalım.
Haydi hayırlısı.