İzmir Sosyal Güvenlik Kurumu yetkililerinin ağzından bal damlıyor maşallah.
Birinci Kordon’da, denize nazır, yedi katlı binanın nasıl da “dört yıldızlı otel” kalitesinde bir konuk evine dönüşeceğini heyecanla anlatıyorlar.
Bence heyecanları “bir yıldız” eksik kalmış!
Madem bu yola baş koymuşlar, her şeyi “beş yıldızlı” yapsalarmış keşke.
Ama kendilerinden umutluyum.
Maşallah bu azimle, o yıldızı da alırlar kısa sürede!
Neyse...
Konuk evi, 138 yataklı olacakmış.
İki toplantı salonu yapılacakmış.
Restoranında 200 kişi ağırlanacakmış.
En önemlisi...
140 kişilik kafeteryasında, başka yerde 5 lira olan yaş pasta 1,5 liraya satılacakmış.
Oh ne âlâ...
Gelen konuklar “ekmek” yerine, tıka basa “yaş pasta” yer bu durumda!
Ha unutmadan, yenileme çalışması 4,6 milyon liraya ihale edilmiş.
Şimdiden uyarayım.
Yenileme projelerinin “ağa babası olan” Büyük Efes Oteli renovasyon sürecinin başında olduğumdan bilirim, evdeki hesap çarşıya uymayacaktır.
Yani 4,6 milyon liraya bu iş bitmez.
Derseniz ki:
Bitmezse bitmesin, nasıl olsa Sosyal Güvenlik Kurumu’nda para çok!
Onun da hesabını...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer versin!
* * *
Şimdi gelelim bir diğer meseleye.
Ordu Evi’nde askerler kalır.
Polis Evi’nde polisler, Hâkim Evi’nde hâkimler, Öğretmen Evi’nde öğretmenler.
Sosyal Güvelik Kurumu’nun Evi’nde kimler kalacak peki?
Sen, ben, o...
Siz, biz, onlar...
Boşuna heveslenmeyin.
Sosyal Güvenlik Kurumu’na para ödeyenler, yani sözü edilen yerin yapımı için harcanacak milyonların, eski hesapla trilyonların gerçek sahipleri havasını alacak.
Orada “siz ile biz” değil, yine “onlar” kalacak.
İzmir havası almak için Ankara’dan gelen “ağır ağabeyler” başta olmak üzere, devletin denize nazır malında keyiflerine keyif katacak bilumum şürekâ!
TV kazaları!
Elektronik posta ile harika hikâyeler geliyor. Meselâ şunlar gibi:
* Seda Sayan’ın programına bir telefon bağlanır:
- Alooo kiminle görüşüyoruz?
- Ben Mustafa;
- Naber Mustafa, nerden arıyosun bizi?
- Şişli’den.
- Ne iş yapıyon Mustafa?
- Belediye başkanıyım...
* Sokakta kurban kesen insanlarla röportaj yapan NTV muhabiri, bir vatandaşa soruyor:
- Burada sağlık açısından elverişsiz koşullarda kestiğiniz etleri yemeyi düşünüyor musunuz?
- Yok bacım, eşe dosta dağıtacağız.
* Mustafa Denizli’nin, ATV’de program yaptığı dönem. Gündemde Erman Toroğlu var ve Denizli’ye göre o:
Türkiye’nin en büyük düdüğü!
* Reha Muhtar telefondaki adama fırça atıyor:
- Bütün bunları nasıl yaptın ha? Cevap ver.
- Bakın efendim şöyle izah edeyim...
- Sus konuşma, hâlâutanmadan izah ediyorsun, cevap versene!
* Acun “firarda” iken, önüne gelen kıza sarkıntılık yaparak, yılışan bir tipi gösteriyor:
- Görüyorsunuz sayın seyirciler, magandalık sadece Türklere özgü değil, bunlardan her yerde var.
Derken, o kişi yanaşıyor Acun’un yanına:
- Abi naber?
Tek karelik balon