TEPEDEKİ insanlar, yani başbakanlar, genel başkanlar, belediye başkanları... Veya patronlar, CEO’lar...
Gerçekten zeki insanlarsa, özellikle “Bir kişiyi” yanlarından hiç ayırmazlar.
Kimdir o kişi?
Ayşe Arman’ın geçenlerde Başbakan’ın eski danışmanı Akif Beki’yle yaptığı söyleşide, bu soruya cevap olacak önemli ipuçları vardı.
Söyleşinin bir yerinde roller değişiyor ve Akif Beki soruyor Ayşe Arman’a:
- “Grup düşüncesi mağduriyeti” diye bir kavram var. Hiç duydunuz mu?
- Hayır.
Akif Beki devam ediyor:
- “Yakın Tehlike” (Thirteen Days) filmi mesela bir “grup düşüncesi mağduriyeti” filmiydi. Oradaki Kevin Costner karakteri, başkanı, grup düşüncesine mağdur olmaktan kurtaran adamdı. Eğer başkanın danışmanlarının tamamı, belli bir görüşte ittifak ediyorsa, birinin çıkıntılık yapması lazım. Bir farklı ses olması lazım ki, akıl kilitlenmesi yaşanmasın. Yoksa başkan, söyledikleri birbirinin tekrarı olan tek aklın esiri olur...
O filmi izledim.
Hem de birkaç kez.
Ve Akif Beki haklı.
* * *
Tepedeki insanların vazgeçmemesi gereken ilk kişi olmalıdır, bir çıkıntı.
Ya da...
Şeytanın Avukatı!
Çünkü en tehlikeli şey, tepedeki insanın çevresini kuşatan “evet efendim, sepet efendim” demeyi; varlıklarının teminatı sayan çemberdir.
Tepedeki insan, bir sorun hakkında düşüncesini açıklar.
Doğru mudur, yanlış mıdır, eksik midir, tamam mıdır?
Kimse bakmaz.
Başlar sallanır.
- Evet efendim.
- Çok haklısınız efendim.
- Gayet münasiptir efendim.
İşte o anda “şeytanın avukatı” sesini yükseltmelidir.
Yanlışa “yanlış” diyebilmelidir.
Ne var ki...
Şeytanın avukatlığını yapan kişinin işini hakkıyla yerine getirebilmesi için, önce tepedeki insanın “kendine güvenmesi” gereklidir!
‘Cool’ Susam...
GAZETECİ arkadaşlarım Gönül Soyoğul ile Ümit Yaldız, “Ege’de Son Söz” adlı internet sitesinde harika söyleşiler yapıyorlar.
Kendilerine yönelik tek eleştirim, (olaylar ve koşullar zorlamış olsa da) Buca’ya saplanıp, kalmaları.
Nitekim son yayınlanan söyleşi, Mehmet Ali Susam ile yapılmıştı.
Ve sözün başındaki “Her ne kadar doğum yerinde ‘Bursa Orhangazi’ yazsa da, seçim güzergâhı 1. bölge olmasına rağmen, 2. bölgeden milletvekili seçilse de... Mehmet Ali Susam, Bucalıların gönlünde ayrı bir yere sahip. Bu ilçede oturanlar için o doğal Bucalı” vurgusu, eleştirimin kanıtıydı.
Söyleşi kadar, Gönül Soyoğul’un “Susam’la ilgili bildiklerim değil; hissettiklerim...” başlıklı yazısında yer alan şu satırlar da, önemli ve çarpıcıydı:
“Mehmet Ali Susam’ın, eski günlerdeki o ‘katur kutur’ duruşunun, şimdiki cool görüntüsünden çok daha sahici, çok daha sevimli, çok daha inandırıcı olduğunu; sınıf atlamanın eski bir solcuda nasıl da hüzünlü göründüğünü düşünüyorum.”
Tek karelik turizm