ERDAL İNÖNÜ dert yanmıştı bir keresinde:
“Basın toplantısı yapıyoruz, tek sütun haber çıkıyor. Ne zaman basına kapalı bir toplantı yapsak, manşet oluyor. Bu nasıl iş?”
“Çaresi var” dedim.
Nur içinde yatsın, umutla sordu:
“Nedir?”
Yanıtım kendisini epey güldürmüştü:
“Siz de basın toplantılarını gizli yapın!”
Bu işler böyledir.
Olan biten gizli kapaklı ise heyecan yaratır, merak uyandırır.
İktidarın “kürt açılımı” konusunda olup bitenleri “gizli oturumda” tartışmak istemesi, heyecan ve merakla beraber, ciddi bir tartışma da yarattı.
Bir kere, açılım denen şey “açık” olur.
Eğer dert, “Biz ülke güvenliği açısından gizli bilgiler vereceğiz, bunların alenen konuşulmasında sakınca var” gibi bir endişe ise...
Hiç endişe etmesinler, Meclis’teki gizli oturum sürerken orada söylenen her söz hemen, belki de “naklen” Harkuk Kampı’na da, İmralı’ya da, Barzani’ye de iletilecektir zaten!
Aksini iddia eden biri varsa...
Çıksın ortaya.
Bakalım kimmiş o saf ve hatta dangalak?
* * *
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek ise meseleyi “sakin sakin oturup konuşma” niyetine, “konuşmacıların ‘tribüne oynama’ arzularını önleme” tercihine bağlıyor.
Bir nevi...
“Seyircisiz maç” gibi!
Seyircisiz maçlarda da futbolcular birbirine küfür etmiyor, tekme atmıyor...
Veya hakem kırmızı kart çıkarıp, penaltı vermiyor sanki!
Böyle bir niyetin adı...
Ya halktan kaçmaktır.
Ya da milleti cezalandırmak!
Niyetiniz gerçekten efendice oturup konuşmaksa ve bunun başka bir yolunu, yöntemini bulamıyorsanız...
Pardon yani.
Ne işiniz var o koltuklarda?
Açık kanıt
EKONOMİK krizin Türkiye’de “simgesi” halen ve kaçınılmaz biçimde dillere pelesenk olan “teğet” lafı üzerinde kalem oynatmaktan, kafayı oynatma noktasına geliyoruz hızla.
Nitekim “2003’te 14 milyon 138 bin kutu antidepresan ilaç tüketilirken, bu rakamın 2006’da 22 milyon 651 bine, 2007’de 26 milyon 246 bine çıkması” yaşanan dramatik sürecin, en somut kanıtı!
Ve dün...
Maliye Bakanlığı Ocak-Ağustos döneminde bütçenin 31.3 milyar TL açık verdiğini, bunun da geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 780’lik bir artışa denk geldiğini açıkladı.
Siz de benim gibi, “öyle büyük paralarla yapılan hesaplardan fazla anlamam” diyenlerdenseniz; o zaman Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Mehmet Gülaylar’a kulak verin:
“Alım gücünün düşmesi önce çarşıya, sonra da istihdama yansıdı. Kemeraltı’nda her üç kişiden biri işsiz kaldı.”
Ekonomik krizi hafife alanların yol açtığı sonucun vahametini, şimdi anladınız mı?
Tek karelik hayal