Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

AYNI damdan biz de düşmüştük. Sokakların birer azgın ırmağa dönüştüğünü, kabaran dalgaların önüne kattığı her şeyi ama her şeyi sanki yılların intikamını alırcasına sürüklediğini gözlerimizle görmüştük.
Olacak şey değildi.
İzmir gibi bir şehirde...
Karşıyaka gibi bir ilçede...
Bostanlı gibi bir semtte...
Dağ başındaki mezralarda bile zor yaşanacak bir kâbus, nasıl olur da, gerçeğe dönüşebilirdi?
Tarih, 4 Kasım 1995’ti.
Ve şimdi...
Tarih İstanbul’da tekerrür etti!
Manzara benzerdi.
Sebep ise aynı.
Doğanın gücünü umursamayanlar, dere yataklarını ranta dönüştüren soysuzlar, olana bitene kayıtsız kalan ve hatta bazen çanak tutan ahmaklar...
Sebep bu olunca, sonucu tahmin etmek zor olmamalıydı!
* * *
Hayret ediyorum.
Bir şehri, hele İstanbul gibi bir şehri yönetenlerin; yaşanmış onca tecrübeye karşın olacakları öngörememesini anlayamıyorum.
Meteoroloji uzmanları bir yerlerini yırtarak uyardılar.
“Kuvvetli sağanak yağış geliyor” dediler. “Sel tehlikesine dikkat” dediler.
İzmir’de yaşamamıza karşın, adını öylesine çok duyduk ki, belki pek çok İstanbullu’dan iyi biliriz Ayamama Deresi’ni, İkitelli’yi!
Adam olan parçalardı kendini.
Alarm üzerine alarm verirdi.
Elindeki her imkânı, sahip olduğu büyük gücü son zerresine kadar harekete geçirir, oralarda yaşayan tek Allah’ın kulunu yatağında uyur halde bırakmaz; gerçek bir seferberlik ilan ederdi.
Televizyonda İstanbul Valisi’ni dinliyorum şu an...
Vali Bey, ihmallerden söz ediyor. Bir aracın içinde sıkışıp, boğulan yedi fabrika işçisinin ölümünü; bindikleri servis aracının koşullara uygun olmamasına bağlıyor. Falan. Filân!
İyi de Sayın Vali.
O araçlar, uzaydan gelmedi ki!
Her gün yüzlercesi sizin ve sizin gibi yetki sahiplerinin gözleri önünden salına salına geçip, gidiyor. Ta ki, masum insanlara mezar olana kadar!

Haberin Devamı

Kıvırma!
AMERİKA’DA bir süpermarkette, müşteri yarım kivi satın almak istiyor. Tezgâhtar bunun mümkün olmadığını söylüyor. Kavga çıkıyor. Tezgâhtar koşarak müdüre çıkıyor:
- Efendim, hayvanın biri yarım kivi almak istiyor, der demez şöyle bir arkasına dönünce ne görsün!
Müşteri arkasından gelmiş, ense dibinde duruyor. Tezgâhtar hemen müşteriyi işaret ediyor:
- Bu beyefendi de diğer yarısını almak istiyor, efendim...
Müdür durumu anlıyor, adama yarım kiviyi mecburen verip gönderiyorlar. Müdür bir saat sonra tezgâhtarı çağırıyor:
- Tebrik ederim, çok zeki davrandın, iyi idare ettin. Nerelisin sen?
- Brezilyalıyım efendim...
- Amerika’ya niye geldin?
- Brezilya cazip bir yer değil efendim, orada insanlar ya fahişe ya da futbolcu oluyor.
- Biliyor musun, benim karım da Brezilyalı!
- Yaa öyle mi, acaba karınız hangi takımda futbol oynuyor?
Kıssadan çıkan hisseye gelince...
Bizde de böyle kıvıranlar var. Ne var ki, o kadar zeki değiller!

Haberin Devamı

Tek karelik çaresizlik

Sebep aynı sonuç aynı