Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AMERİKA Birleşik Devletleri’ndeki bir kasabanın sakinleri, manzara karşısında gözlerine inanamadılar.
Pembe pembe kar yağıyordu.
Tuhaf ama hoş bir durum.
Hele bu görüntünün, çevredeki bir boya fabrikasından rüzgârla savrulan pembe toz nedeniyle oluştuğu anlaşıldığında, şaşıracak bir şey yok.
Şaşırmak isteyenler, asıl bizim memlekete gelsin.
Arkadaşın adında “sarı” sözcüğü geçtiği için, peşine takılanların da sarı renkle sarıp sarmalandığına, başka nerede tanık olunur ki!
Kiminin kravatı...
Kiminin yeleği...
Kiminin gömleği...
Kiminin de, donu bile sarı belki!
Yetmemiş.
Bir de güvercin uçurmuşlar.
O da sarı.
Artık güvercinin genetiği ile mi oynadılar, yoksa kestirmeden sarıya mı boyadılar; günahları boyunlarına!
Konak ilçemizin eski belediye başkanlarından Ahmet Sarışın da, pek severdi sarıyı.
Fakat o dahi, sadece belediyeyi arayanlara, telefonda “Gel gel sarışınım gel...” şarkısını dinletmekle yetinmiş; fazlasına tevessül etmemişti.
* * *
Bütün bunlar bir yere kadar kabul edilebilir şeyler.
Ya Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli gazetecilerden birini öldürmüş tescilli bir katilin peşine gazeteci ordusunu takarak, ona popstar muamelesi yapmak neyin nesidir?
İşte tam orada durun.
Çünkü orası...
Aklın da, vicdanın da iflas ettiği yerdir!
* * *
Veya akla ziyan bir başka durum.
Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olduğu suçlamasıyla yargılanan Erhan Tuncel, tutulduğu Tekirdağ Cezaevi’ne infaz koruma memuru olmak için başvurmuş. Hüküm giymediği için de başvurusu kabul edilmiş.
Şaka gibi.
Adam tutuklu.
Gardiyan olmak istiyor.
Serbest olsaydı...
Garanti, Adalet Bakanı’ydı!


Mahmut Özgener’e önerim!
HÜRRİYET Gazetesi’nin internet sitesinde soruyorlar:
Futbol Milli Takımı’nın başına kim geçsin?
Üç seçenek var.
- İtalyan Teknik Direktör, Giovanni Trapattoni.
- Yılmaz Vural.
- Diğer.
Ben, Yılmaz Vural’a oy verdim.
Çünkü gerçekten de, Yılmaz Vural’ın “ne yapabileceğini, neleri başarabileceğini” görmek istiyorum.
Adam yıllardır parçalıyor kendini, “Bana büyük bir iş verin” diye.
Büyük iş, ya üç büyüklerden birinin başına geçmektir...
Ya da Milli Takımın.
Nazla niyazla görev kabul edenleri veya çuvalla parayı beğenmeyenleri çok gördük.
Bir kere de mertçe ortaya çıkıp, göreve talip olana verilmeli bu görev.
Bir kere de, iddialı ve heyecanlı bir insana tanınmalı bu şans.
İşte Yılmaz Vural.
İşte son çalıştırdığı takım olan Kasımpaşa’ya kazandırdığı hırs ve başarı.
Mahmut kardeşim...
Yılmaz Vural, bu şansı hak ediyor.


Tek karelik pedikür

Şaşılası işler