Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

EKİM ve kasım ayları, başta AKP ve MHP olmak üzere neredeyse bütün partiler için önemli.
Büyük kongreler peş peşe toplanacak, davullar zurnalar çalacak, konfetiler havada uçuşacak ve Türkiye’nin kaderini belirleyenler; bu kez kendi kaderlerini oylayacak.
Normalde, heyecanın zirve yapması lâzım.
Öyle ya...
Bir siyasi partide genel başkan seçmek, aynı zamanda başbakan seçmektir icabında.
Nitekim Yıldırım Akbulut, başbakan olarak katıldığı kongrede genel başkanlığı kaybedince, iki koltuk birden yitirmişti.
Demirel’in Çankaya’ya çıkmasının ardından toplanan DYP Büyük Kongresi’nde delegeler, hem genel başkan, hem de başbakan olacak kişiyi seçmişti.
Var mı böyle bir heyecan şimdi?
Yok.
Öyleyse, kime ne AKP kongresinden, kime ne MHP kongresinden?
Hele kapalı alanlar yerine, yeşil sahalarda; heyecanın feriştahı yaşanırken!
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki ezeli rekabete, bu yıl tarihi bir rekor kırma fırsatı eşlik ediyor çünkü.
İki takım da, ilk altı maçın tamamını kazandı.
Lig tarihinde 51 yıl geride kalırken bugüne kadar en iyi başlangıç rekoru Fenerbahçe’ye ait. 1964-65 sezonunda, İngiliz Teknik Direktör Oscar Hold yönetiminde ilk 7 maçını da galibiyetle kapamıştı Fenerbahçe.
Sekizinci maçta Beşiktaş çıkınca karşına, o defter de kapanmıştı.
* * *
Galatasaray’ın önünde Eskişehir, Ankaragücü ve Trabzonspor maçları var.
Fenerbahçe ise Antalya, Gençlerbirliği ve Gaziantep’le oynayacak.
Bu hafta kayıpsız geçilirse, rekor egale edilecek.
Yani...
Yedide yedi.
Sonra...
Sekizde sekiz ve dokuzda dokuz yapmaya çalışacak iki takım.
Olabilir mi?
Gidişata bakılırsa... Olmazsa tuhaf olur.
Kıyamet ise 10. maçta kopacak.
Galatasaray Kadıköy’e gelip, Fenerbahçe’nin karşısına çıkacak.
Vay anam vay. Heyecana bak.
Hal böyleyken...
Kime ne AKP’den, kime ne MHP’den!

Haberin Devamı

Çok sevindim
ZATEN fazlasıyla temkinli yaklaşmıştım Günaydın’ın manşetinde yayınlanan habere. Bir yığın “eğer” ile değinmiştim, Yıldız Kenter’e atfedilen “600 lira emekli maaşı ile geçinmeye çalışıyorum” şeklindeki sözlere.
Gereken düzeltmeyi, Yıldız Kenter’in ağzından yapalım önce:
“Kimseyle karşılaşmadım, kimseyle konuşmadım, kimseye hayatım, mesleğim, sıkıntılarımla ilgili bir bilgi aktarımım olmadı. Bu haberi yazan muhabir sanki beni Bebek’te görmüş ve ben bütün dertlerimi karşıma çıkan herhangi birine anlatmışım gibi yapılmış. Yalan yanlış devşirme bir haber.”
O gün “Utanıyorum” demiştim, bugün ise çok sevindim.
Hem Yıldız Hanım adına. Hem de... Yine demiştim ya:
“Yıldız Kenter, 600 lira emekli maaşı ile geçinmeye mecbur ve mahkûm kalmışsa...
Hiç şakası yok. Bize sefalet içinde debelenmek... Açlıktan ölmek yakışır! ”
Evet.
Hem de, sefalet içinde debelenmekten, açlıktan ölmekten kurtulduğumuz için sevindim!

Haberin Devamı

Tek karelik hesap

Salonu bırak sahaya bak