Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Artık “fikri takip” yetmiyor. Parayı da takip gerekiyor. “Neden” derseniz...
Çeşitli vesilelerle televizyonlarda düzenlenen “yardım toplama programları” yüzünden.
Kimini emri vaki yaparak, yayına bağlıyorlar belki.
Kimi de bağlanmak için çırpınıyor.
Yüce gönüllü insanlar elbet var.
Eli öpülesi yardımseverler mutlaka az değil.
Fakat anlaşılıyor ki, bir de işin havasında veya gırgırında olanlardan bulunuyor mebzul miktarda.
Adam arıyor:
-Benden 100 bin.
Öteki bağlanıyor:
-Benden 1 milyon.
Onu duyan bir başkası telefonda tepiniyor:
-Benden 10 apartman.
Vay anam vay.
Salla babam salla.
* * *
En son Van depremi nedeniyle düzenlenen programlarda “bağış yapan” daha doğrusu “bağış yapma sözü verenlerin” hesabını çıkarmışlar.
“Bugüne kadar nakdi yardımların sadece 33,5 milyon lirası toplanabildi. 16,5 milyon TL’lık yardım ise sözde kaldı. 77 milyon TL’lık ayni yardımların da akıbeti anlaşılamadı.”
* * *
Programı yapanlar, bağış sözü verenleri aramış tabii.
Takvim Gazetesi’ndeki habere göre, canlı yayında “1 milyon 200 bin dolar vereceğini” söyleyenlerden biri, büyük bir inşaat firmasının patronunun yeğeniymiş.
“Hani para?” denince, “Amcam izin vermedi” demiş!
Hele bir diğeri “3 milyon dolar” sözü vermiş aslanlar gibi.
Adı “Ş.Ö.” diye kodlanan bu muhterem ise en azından “doğruyu” söylemiş:
“Vallahi sarhoştum, ne söylediğimi hatırlamıyorum!”
* * *
Böyle kepazelik olmaz.
Televizyon kanalları ise bu kepazeliğe asla alet olmaz.
Ya çare ne?
Çok basit.
Yardım için program mı yaptın? Bağışçıların listesini yapar, bir ay peşinde koşarsın. Veren verdi.
Bir ay sonra yeni bir programda “sözünü tutanlara” teşekkür edersin bir güzel.
Ötekileri de rezil edersin!
Televizyon yöneticileri emin olsunlar.
Yapacakları o ikinci program, ilkinden garanti iki misli fazla izlenecektir!

Haberin Devamı

Tek karelik tarla!

Rezili kepaze etmek

Al başına resesyonu!

Adını çok duyduğumuz “yatırım bankası” Merrill Lynch yetkilileri, pek duymadığımız bir laf etti:
“Türkiye resesyona girecek.”
Hadi be, o de ne demek?
Sonu “yon” ile bitenler arasında en iyi bildiğimiz “enflasyon” kelimesidir elbet.
Yıllarca az mı çektirdi bize meret.
İki şeye “canavar” adını taktık ulusça.
Biri trafik canavarı.
Öteki enflasyon canavarı.
Başka?
Bir de “devalüasyon” vardı.
O da büyük belaydı.
Neyse ki, serbest kur falan hikayesiyle namı anılmaz oldu.
Ya resesyon, o ne?
Türkçesi şu:
“Ülke ekonomisinin duraklaması ve üst üste en az iki çeyrekte küçülmesi...”
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise 2012 yılında Türkiye’nin yüzde 4 büyüyeceğini ilan etti.
Gerçi 2011 için enflasyon hedefini de yüzde 5,6 olarak açıklamıştı aynı arkadaşlar.
Sonra ne oldu? Tam iki misli!