Silivri’deki duruşmalar, futbol statlarındaki maçlara benzemeye başladı.
Her maçta...
Pardon.
Her duruşmada “olay” çıkıyor.
Hakemin eli düdükte...
Düt. Düt.
Pardon.
Hâkimin eli tokmakta.
Tak. Tak.
“Dışarı...”
Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’a anında “kırmızı kart” çıkıyor...
Pardon.
Balbay ile Özkan, mahkeme salonundan yaka paça dışarı atılıyor.
Hakem...
Pardon.
Hâkim anında cezayı kesiyor.
“16 maç müsabakan men...”
Pardon.
“16 celse duruşmaya katılma yasağı.”
Doğu Perinçek’i sorarsanız eğer...
O zaten epeydir yok.
“Ömür boyu hak mahrumiyeti” almış gibi.
Hakem...
Pardon.
Hâkim “buradan uzak olsun da, nerede olursa olsun” kararı vermiş sanki!
Hani bir şarkı vardı eski zamanlarda.
Devrimciler söylerdi.
“Olur mu böyle olur mu
Kardeş kardeşi vurur mu?”
Bu şarkı Şükrü Saracoğlu Stadı’na...
Pardon.
Silivri’deki mahkeme salonlarına “sözleri biraz değiştirilerek” pek yakışır şimdi:
“Olur mu böyle olur mu
İnsanlar böyle susturulur mu?”
Zaten Mustafa Balbay da dikmiş sahaya (yine pardon) bayrağı:
“Giderek ağırlaşan yargılama koşullarıyla karşı karşıyayız. Bu yargılama değil yargılama işkencesi. Hiç tanımadığımız insanlar konuşuyor bizim aleyhimizde. Atış poligonunun hedefi tahtalar haline geldik. Biz böyle bir yargılamayı kabul etmiyoruz. Bunu mahkeme başkanına söylemek istedik. Söz hakkı vermiyor.”
Söyleyin Allah aşkına...
Haksız mı?
Tek karelik eylemci!
Örnek alın bari
Şu davete özellikle dikkatinizi çekerim:
“21 Eylül 2012 Cuma günü TCDD’nin ve İZSU’nun örnek birlikteliğiyle yürütülen ‘İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi’ çerçevesinde düzenlenen çalıştayımıza katılımınız bizi onurlandıracaktır.”
Çalıştay önemli.
Proje daha önemli.
Ama davet mektubundaki ifade...
“TCDD’nin ve İZSU’nun örnek birlikteliği” denmesi, hepsinden ve her şeyden önemli.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın başta TCDD olmak üzere tüm kurumları ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yine tüm kurumları “örnek birliktelik” içinde sürekli.
Çünkü bunu sağlayan “irade” var işin içinde.
Hem Bakan Binali Yıldırım, hem Başkan Aziz Kocaoğlu bir başka güzel örneğin temsilcileri.
Bazen “politikacı” olmanın gereği hafiften kapışsalar da, nezaketi elden bırakmıyorlar hiç.
Sıra İzmir’e geldiğinde “birlikte olmaktan” kaçmıyorlar, kaçınmıyorlar.
Ya Türkiye’nin siyasi aktörleri, Türkiye için onlar ne yapıyorlar?