Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İZMİR, baskıyı ve zorlamayı sevmez.
İzmirli, dayatmayı kabul etmez.
Geçmişte bunu deneyenler oldu. Örneğin; rahmetli Turgut Özal, 1985 yılında gücünün zirvesindeyken; Atilla Yurtçu’yu ANAP İzmir İl Başkanı yapmak için elinden geleni ardına koymadı.
Olmadı, yapamadı.
Sonra aldı eline tırpanı, kendisine karşı gelenleri doğradı ama bir daha partisinin iki yakası bir araya gelmedi İzmir’de.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nde ise baskı ve dayatmaya karşı, farklı bir tepki ortaya kondu.
Sayın Başbakan’ın “tek aday” zorlaması, 600 delegeden yalnızca 262’sinin oy kullanması ve yeni il başkanın sadece 209 oy almasıyla sonuçlandı.
Eğer yeni bir vizyon ortaya konmazsa, mevcut yapıyı destekleyen yeni unsurların katkısı sağlanmazsa; yani “oldu da bitti maşallah” denirse, İzmir’de olan bitene...
Türkiye’nin iktidar partisi, İzmir’de ana muhalefet bile olamaz bir sonraki seçimde!
*   *   *
Aslında ben, ilçe kongrelerine de, il kongrelerine de karşıyım.
Yıllar önce önerdiğim ve arkasında durmaya devam ettiğim siyasal yapılanma modelinde, bu tür varyetelere yer yok.
Bir siyasal partinin “tek sahibi” vardır.
O partinin üyeleri.
Ne var ki üyeler, “laf olsun liste dolsun” mantığının aksine, ciddi bir süreçten geçerek bu hakkı elde ederler ve çok daha ciddi yükümlülükler ve sorumluluklar üstlenerek görev yaparlar.
Milletvekili ve belediye başkan adayları dahil, genel başkanı dahi seçmek üyelerin işidir artık.
Ve çark tersine dönmüştür yeni düzende.
Önce genel başkan ve parti yönetimi seçilir.
Onlar il başkanlarını ve yönetimlerini, iller de ilçe başkan ve yönetimlerini belirler.
Böylece kimse kimseye “başarısızlığı” fatura edemez.
Ya hepsi başarılıdır, ya hepsi başarısız.
Bunun da hesabını partinin sahibi olan üyeler, genel başkandan sorar!


Fatura günahsızlara kesildi
İZMİR’DE “ne olduğunu” anlamak, aslında hiç zor değil.
Önce bir gerçeği tespit edelim.
Adalet ve Kalkınma Partisi 2007 genel seçiminde ne kadar oy aldıysa, son yerel seçimde de, üç aşağı beş yukarı aynı oyu aldı.
Bir anlamda İzmir, partinin ülke genelindeki performansından daha başarılıydı.
Farkı yaratan, iktidar partisine karşı olanların hırslanmasıydı.
Halkı hırslandırıp, CHP’ye yönelten ise ne İl Başkanı Aydın Şengül’dü, ne de belediye başkan adayı Taha Aksoy.
Kabul edelim, onların toz zerresi kadar suçu, günahı yok.
Mesela Melih Gökçek, mesela Kemal Unakıtan, mesela Mehmet Ali Şahin, mesela Egemen Bağış...
Suçlu aranıyorsa, asıl suçlu bunlar.
Hatta Sayın Başbakan...
Allah için sorun kendinize, “Bu sonuçta benim hiç mi payım yok” diye!

Tek karelik siyaset

Olacağı buydu