Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, “Galatasaray’ın 25 milyon taraftarının yaklaşık 20 milyonunun Ak Parti’ye oy verdiğini tahmin ediyorum” şeklindeki sözleriyle gündeme oturunca. . .
“Nükte yaptım” demiş, oturduğu yerden kalkma çabasıyla.
Nükte yapmak zor iş oysa.
Meselâ...
* * *
Mahkemede hakim, Necip Fazıl’a “Bak” der:
“Seni bundan böyle huzurumda görmeyeceğim, öyle değil mi?”
Necip Fazıl da sorar:
“Hayrola Hâkim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz?”
* * *
Sadrazam Keçecizâde Fuat Paşa’yı her fırsatta eleştirenler, bu kez de İstanbul sokaklarının kaldırım taşıyla döşenmesini dillerine dolamışlardı.
Bir gün birisi bu kaldırımların nasıl yapıldığını sordu Fuat Paşa’ya.
Ve şu cevabı aldı:
“Bize atılan taşlarla yapıldı!”
* * *
Yolda hiç sevmediği amiriyle karşılaşan Eşref bu kişiye mecburen selam verir. Sonra hırsla gider, şu dörtlüğü yazarak, çevresindekilere okur:
“Gavur İzmir’de sokaklar dardır
Bir selâm tavrı ile can koruruz
Şöyle dursun atlarla araba
Yolda eşeklere biz has dururuz!”
* * *
Papaz sorar:
“Cennete gitmek isteyenler ayağa kalksın!”
Kalkanlar olur, lakin ABD’nin müstakbel Başkanı Lincoln yerinden kıpırdamaz.
Papaz bu defa “Cehenneme gitmek isteyenlerin kalkmasını” söyler, birileri kalkar ama Lincoln yine oturur.
Papaz merak eder haliyle ve Lincoln’e “Cennete de gitmek istemiyorsunuz, cehenneme de... Bu nasıl iş?” der.
Lincoln ayağa kalkar:
“Ben parlamentoya gitmek istiyorum.”
* * *
Şahabettin Süleyman, bir gün Ahmet Haşim’e “Üç günden beri zihnimde önemli bir fikir saklıyorum” dediğinde, şu cevabı alır:
“Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kim bilir ne kadar sıkılmıştır!”
* * *
Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugo’ya okuduktan sonra, “Üstadım, şiirlerimi nasıl buldunuz?” diye sormuş.
Victor Hugo da yanıtlamış:
“Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve çok başarılı olmuşsunuz.”
* * *
İşte böyle Ünal Bey, nükte yapmak zor iştir.
Hem zekâ gerektirir.
Hem de cesaret!
Tek karelik havuz!
Sattık gitti
Tansaş’ı kurduk, Migros üzerinden İngilizlere sattık.
Kipa’yı kurduk, İngilizlere sattık.
Kent Hastanesi’ni kurduk, İngilizlere sattık.
Enda’yı kurduk, onu da Almanlara sattık.
Böylece düzeni bozduk.
Eğer Enda da İngilizlere satılsaydı, en azından “Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir” sözünün doğruluğu bir kez daha kanıtlanacaktı.
İnternette baktım.
Bazıları “İngiliz” yerine “Alman” diyor gerçi.
Lafın sonu biraz tartışmalı yani!
Ama kesin olan şey belli.
“Türk gibi başlamaktan” yana hiçbir tereddüt yok İzmir’de.
Yola heyecanla çıkıyoruz, şevkle çalışıyoruz, örnek yapılar kuruyoruz.
Sonra...
Yoruluyor muyuz, bıkıyor muyuz, sıcak paranın cazibesine mi kapılıyoruz; artık ne oluyorsa:
Sat gitsin!