HERKESİN derdi, kendine... Bizler İzmir’de yok metroymuş, yok körfezin kokmasıymış, yok yeni fuar alanıymış gibi aslında incir çekirdeğini doldurmayan işlerle uğraşırken; adamın biri ki kendileri İran’ın ruhani lideri olur- dünyayı altüst edecek şeyler söylüyor.
Şaşırdım kaldım.
Hangisine baksam?
Bir yanda Hamdi Türkmen kardeşimin, Aziz Başkan’la yaptığı “destansı söyleşi” duruyor, diğer yanda Ayetullah Hamaney’in “Türkiye, Irak, Lübnan, Pakistan ve Afganistan, güçlerini birleştirip el Mehdi - el - Muntazar’ın dönüşüne ve kökten değişikliklere hazırlıklı olmalı” şeklindeki çağrısı.
Aziz Başkan’ın kimi sözleri can sıksa da, Hamaney’in çağrısının yanında; Şam’da şeker kalıyor!
Çünkü inanışa göre Mehdi, Kıyamet Günü’nden önce ortaya çıkıp dünyadaki bütün haksızlıkları yok edecek. Hatta kimine göre ise Hıristiyanlar ile Yahudiler’den İslam dinine geçmelerini isteyecek, bunu kabul etmeyenler öldürülecek.
Yeni Şafak Gazetesi’nde “fikrine önem, kişiliğine değer” verdiğim İbrahim Karagül’ün yazısını okudum bu arada. Diyor ki:
“Açıklamanın sebebi ne olursa olsun, hedef alanı neresi olursa olsun, İran’ın bu en güçlü kitlesel kozu böylesine açıkça kullanması, mutlaka çok ciddi bir tehlikenin hissedildiğinin işaretidir. Çünkü ‘Mehdi’nin gelişi’ son ve en güçlü kart, en etkili söylemdir.”
Hadi bakalım.
Gel de korkma, gel de tırsma şimdi!
Yol açılmışken, bir çağrı da ben yapayım bari.
Önce sakin olun arkadaşlar.
Gereksiz eylem ve söylemlerden kaçının, örneğin “yargıda hak aramak” gibi demokratik yaşamın en kutsal kazanımını kullanan insanlara “hain” yaftası yapıştırmayın hemen.
Pardon yani.
Hukuk içinde mücadele etmek, ne zamandan beri suç ve günah oldu?
Eğer alınan kararlar, hazırlanan projeler tamsa, tamamsa; bırakın isteyen, istediği davayı açsın. Ne çıkar?
Hiç.
Yok eğer, açılan davalar mahkemelerde kabul görüyorsa, o zaman hata kimde?
Lütfen sorun kendinize:
Hata, davayı açanlarda mı, yoksa dava konusu işleri yasaya, hukuka uygun biçimde yapmayanlarda mı?
Onun için aklımızı ve gücümüzü bir an önce “mahkeme kapısından dönmeyecek” projeleri hazırlamak için kullanmaya başlayalım ki, Mehdi gerçekten gelirse, ona da ayıp olmasın!
Ya Özfatura haklıysa!
KİM, kiminle çatışma içinde olursa olsun; insanın hiç değilse bir kulağı söylenen sözlerdeki önemli ayrıntıları yakalamak için sürekli teyakkuz halinde olmalı.
Hatta çatışma ne kadar kızışırsa kızışsın, aklın bir yanı insanı daha vahim yanlışlara düşmekten korumaya çalışmalı.
Misal, Burhan Özfatura’nın şu sözleri, Aziz Kocaoğlu’nu kızdıracaktır mutlaka:
“Metro için görevlendirilen ekip, fevkalade vahim hatalar yapmıştır. İhale şartnameleri yüz karasıdır. 17 milyon Euro tutabilecek sinyalizasyon işi için teknik şartnamede gösterilen rakam, sadece 1.500 TL’dir.”
Aziz Başkan da insan. Kızarsa, anlarım onu.
Ama akıl, öfkeyi yenmeli.
Ya kendisi, ya çevresinden biri “Ya Özfatura haklıysa” demeli!
Tek karelik ressam