Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ANADOLU Ajansı (AA) olalı, böylesine anlamlı ve önemli bir habere, en azından bana göre imza atmamıştı.
Haberi yazanı da, yayına koyanı da kutlarım.
Gerçi biliyorduk.
Facebook kullanımında dünya dördüncüsü, MSN kullanımında ise ilk 10 arasında olan bir milletin fertleriyiz.
Yani.
Teknoloji ile muhabbetimiz iyi.
Ama bir sorun var.
Bilişim ve iletişim konularındaki marifetimiz “kullanıcı” olmaktan, yine yani, yaratılan ürün ve hizmetleri “tüketmekten” öteye geçemiyor.
AA’nın haberi de işte buna dikkat çekiyor.
İyice fark edilmesi için altını hem çizerek, hem de koyu renkle yazıyorum:
Dünya Ekonomik Forumu (DEF) 2010-2011 raporuna göre, Türkiye, bilişim teknolojilerini üretime yansıtmada 71. sırada yer alıyor.
* * *
Daha açık bir ifade ile vurgulamam gerekirse:
Lafa gelince, ön sıralar bizim.
İşe gelince, arka sıralarda bile oturacak yerimiz yok!
Tamam.
İsveç veya Singapur veya İsviçre veya ABD veya Çin veya Kanada falan değiliz de...
Taa 71’inci sıraya ötelenmek, ayıptır be!
* * *
Çiçeği burnunda milletvekili adayları bu “acı gerçeği” bilerek hazırlansınlar seçime.
Bilsinler ki:
Lafla peynir gemisi yürümedi, yürümüyor, yürümeyecek.
Eğer onlar da, gelecekte aynı utancın sorumluları arasına girmek istemiyorlarsa...
Lafı bırakıp, işe baksınlar.
* * *
Derdimiz üretimdir.
Çünkü üretim:
İştir, aştır, istihdamdır.
Çünkü üretim:
İhracattır, paradır.
Üretimin olmadığı yerde...
Bırakın koyunu, keçiye bile “Abdurrahman Çelebi” demezler!
* * *
Ve gariptir...
Yeni Meclis’ten “kendime şaşacak” ölçüde umutluyum.
Yenilerin maharetini tam olarak bilmemekle beraber, tek sermayeleri “laf üretmek” olanların sayısı azalmış gibi sanki.
Gerçekten umarım ki:
Bu eksilmenin yerini...
İş üretenler doldurur!

Maksat, galeyan
Olayın adını en güzel Güngör ağabey (Mengi) koymuş Vatan Gazetesi’ndeki yazısında, “Başbakan ilk seçim mitingini Strasbourg’daki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde yaptı” diye.
Hakikaten öyle.
Çünkü iş bu sefer zor.
Ortada “bir garip muhtırayı” kendi eliyle yazacak Yaşar Büyükanıt gibi biri yok meselâ.
Cumhurbaşkanı yerinde oturuyor.
Meclis sakinden de öte.
Fiilen kapandı.
Eee.
Ne olacak şimdi?
Mecburen iş başa düştü.
Sayın Başbakan “milleti galeyana getirme” görevini bizzat üstlendi.
Strasbourg’a da onun için gitti zaten, biliyordu orada bazılarının kendisine “faul” yapacağını.
İşte o zaman...
Saydır girsin.
Neymiş?
İkinci “one minute” vakası.
Yok.
Bu sefer yemezler!

Tek karelik taban!

Lafı bırak, işe bak