ATATÜRK’Ü kendi çıkarı için kullanmasın hiç kimse.
Artık yeter.
Aklı yeten...
O’nun söylediklerini iyi anlasın.
Cesareti olan...
O’nun yaptıklarından ders alsın.
Bu kadarı yeter.
Fazlasının ne gereği, ne âlemi var.
Sözcü Gazetesi yanlış yaptı.
Atatürk ile günümüz karakterlerini aynı karede montajladı, ağızlarından balonlar çıkarıp konuşturdu.
Ne oldu?
Bence olan...
Yine Atatürk’e oldu!
* * *
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise her zaman olduğu gibi, yanlış yapmada daha ileri gitti.
Atatürk adına konuştu.
Atatürk’ün değil, AKP’nin sözcüsü olduğunu unutup; makamını ve yaşadığı çağı bile şaşırdı!
Neymiş...
Atatürk bugün yaşasaymış, CHP’ye oy filan vermezmiş.
Vay be.
Nereden biliyorsun?
Sahi...
Hüseyin Bey siz kimsiniz, medyum mu; yoksa gaipten haber alan aksakallı bir dede mi?
O böyle deyince, sormuşlar:
“Peki, AKP’ye oy verir miydi?”
Artık ne olduysa, ayılmış birden...
“Onu bilemem” demiş.
Ama ben biliyorum.
Atatürk’ün, “Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar” dediğini biliyorum.
Atatürk’ü bir bütün olarak özümsemek gerektiğini biliyorum.
Yukarıdaki sözünü gerçek anlamda algılamak için, şu sözünün de asla unutulmaması gerektiğini biliyorum:
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”
Yani...
Atatürk adına kimse ahkâm kesmesin boşuna.
O söyleyeceğini, çoktan söylemiş anlayana!
Yılın fıkrası
BAŞBAKAN, Karadeniz gezisinde bir üniversiteyi ziyaret etmiş. Girdiği derslikte o karizmatik tavrıyla etkili bir de konuşma yapmış.
İşin yolunda gittiğini görünce de, “Sorusu olan var mı?” demiş.
Temel parmağını kaldırmış:
- Ben size 3 soru soracağım.
1- İktidarda bu kadar yıpranmış olmanız gerekirken oylarınız nasıl oldu da arttı?
2- Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı?
3- Bu paralar nerde?
Tam bu sırada zil çalmış.
Başbakan “İkinci derste devam ederiz” deyip çıkmış.
Derse yeniden girince “Nerede kalmıştık?” diye sormuş.
Bu sefer Dursun ayağa kalkmış, “Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız” deyince, Başbakan “İyi sor bakalım” demiş.
Dursun:
- Size 5 sorum olacak.
1- İktidarda bu kadar yıpranmış olmanız gerekirken oylarınız nasıl oldu da arttı?
2- Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı?
3- Bu paralar nerde?
4- Teneffüs zili neden yarım saat erken çaldı?
5- Temel nerede?
Tek karelik 7 ok!