HATIRALAR... Çocukluğu ve gençliği Karşıyaka Çarşısı’nda geçen biri olarak, 30 yıl, 40 yıl öncesine ait acaba hangi hatırayı anlatsam?
Galiba öncelik, hatıralar arasına en son katılan gelişmenin olmalı.
Önce eşim söylemişti, sonra Mustafa Oğuz haber yaptı.
Karşıyaka Çarşısı’nda bir zamanlar Galeri Nur vardı.
İşe bak.
“Var” değil de, vardı.
Yani “yok” artık.
İskele’den çarşıya girdiğinizde, sağdaki ilk sokağın, halkın ağzındaki adıyla ESHOT sokağının köşesinde 33 yıldır var olan Galeri Nur kapandı.
Galeri Nur’un sahibi Mehmet Akgül, babamın arkadaşıydı.
Uzun yıllar Karşıyaka mağazasının müdürlüğünü yapan adaşı Mehmet ise bizlerin arkadaşı.
Çarşıdan geçerken görme şansını yitirdiğimiz “dost yüzler” arasında, artık onlar da katıldı.
Şimdi, mağazanın camında bir duyuru asılı:
“Karşıyaka Çarşısı’nda yaşanan sosyal ve ekonomik değişiklikler karşısında biz de bazı kararlar almak zorundaydık. Ya kalitemizde, ya da yerimizde değişiklik yapmamız gerekiyordu. Kalitemizden ödün vermektense yerimizi değiştirmeye karar verdik. Sizlere Hoşça kal Karşıyaka diyoruz.”
* * *
Aslına bakarsanız sözü edilen “sosyal ve ekonomik değişiklikler” bütün çarşılarda yaşanıyor.
Tuhafiye, konfeksiyon, ayakkabı, oyuncak ve benzeri ürünleri satan “bağımsız mağazalar” nesli tükenmekte olan kelaynak kuşu misali, terki diyar ediyor.
Onların yerini, ya “zincir mağazalar” alıyor.
Ya da insanlar ihtiyaçlarını hipermarket reyonlarından ve pazarlardan karşılıyor.
Çarşamba günü Bostanlı Pazarı’nı gezmeye çalıştım!
Ne mümkün.
“Kalabalık” sözcüğü, her hafta olduğu gibi yine kifayetsiz kalıyordu oradaki hali tanımlamaya.
Sebze meyve satanların önü sakinceydi ama giyim kuşam tezgâhlarının arasındaki dar geçitler, azgın dereler gibiydi.
Akıntıya kapılıp giden insanlar, o şamata içinde aradığını nasıl buluyor, hayret.
Bazı tezgâhların önü ise öylesine dolu ki, ne satıldığını görmeniz dahi mümkün değil.
Ne var ki...
Aynı malı, aynı fiyata Karşıyaka Çarşısı’ndaki bir mağazaya koysanız; aynı ilgiyi görür mü?
Emin değilim.
Anlayacağınız ben bu “sosyal ve ekonomik değişiklik” denilen şeyi sevmedim, sevemeyeceğim.
Buyurun cenaze namazına
HABERLERE bakıyorum...
“Referandum sürecinde aktif biçimde ‘evet’ propagandası yapan Afyon Baro Başkanı Celal Mümtaz Akıncı, TBMM’de 290 oyla Barolar Birliği kontenjanından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi.”
“Sayıştay kontenjanından Dursun’un seçilmesinin ardından, baroların, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanmasına tepki olarak hazırladığı bildiriye imza atmamak başta olmak üzere eylemlerinde Adalet Bakanlığı’nın yanında bir tutum izleyen Akıncı’nın seçilmesiyle, yapısı değiştirilen Anayasa Mahkemesi’nin profili de değişti.”
Falan.
Filan.
Şimdi sıra Pazar günü hâkim ve savcıların oy kullanacağı HSYK seçimine geldi.
İktidarın hazırladığı listenin, bu seçimi firesiz kazanacağına hiç kuşku yok.
Ve sonra, yasama, yürütme, yargı “tek tip” olunca...
Demokrasinin en önemli güvencesi olan “güçler ayrılığı” olgusunun ruhuna...
El fatiha!
Tek karelik ihtimal!