YIL 1975... Resmen ve fiilen siyaset yapmaya başladığım o yıl, 19 yaşındaydım.
Yıl 2010... 35 yıl geçti aradan ama temel siyaset anlayışımda zerre kadar değişiklik yok:
“Siyaset ciddi iştir.”
Örneğin kişi belediye başkanı veya milletvekili seçildiği siyasal partiden, hangi nedenle olursa olsun istifa ederse...
Taşıdığı tüm sıfatlardan da arınmalıdır aynı saniyede.
Beklerdim ki, AKP’den ayrılan Murat Başesgioğlu, milletvekilliğinden de istifa etsin.
Etmiyorsa, ayıp etmiştir.
Hele gidip, başka bir partiye girerse; yaşanan vaka hem o parti, hem de kendisi için tek kelime ile...
Rezalettir.
Olabilir.
Üye olduğun partide umduğunu bulamayabilirsin.
Güvendiğin dağlara kar yağabilir.
Haksızlığa uğrayabilirsin.
Senin veya partinin görüşleri zaman içinde farklı istikametlere yönelebilir.
İşte o zaman...
İstifa bir haktır elbet.
Ama hepsi bu.
Ötesi yok.
* * *
Bugüne kadar partilerinden ayrılanların neredeyse tümü, bana göre yanlış yaptı.
İddia ediyorum...
Sadece onlar doğru olanı yapsaydı, siyasetçiye duyulan güven oranı üçe beşe katlanırdı!
Neymiş...
Murat Başesgioğlu tecrübeli, dürüst, başarılı bir siyasetçiymiş.
Boş laf bunlar.
Onun da diğerlerinden farkı yok.
Bir siyasal partinin gücü ile makam sahibi olan insan, birazcık ahlâk sahibi ise partisinden önce, milletvekilliğinden istifa eder.
Yok.
Kerametin kendinden menkul olduğuna inanıyorsa gerçekten, seçime “bağımsız aday” olarak girer.
Yanlış anlaşılmasın.
Başesgioğlu son örnek olduğu için, sözü onun üzerinden sürdürdüm.
Aslında lafım benzer tavırları sergileyen ve bundan sonra da sergileyecek olan herkese.
Bakan Bey’in genelgesi
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, yayınladığı genelgeyi okuyup okumadığını gerçekten merak ediyorum.
Çünkü genelgede öyle bir cümle var ki, insanı önce hayrete düşürüyor...
Sonra dehşete!
İşte o cümle:
“Turizm sektöründe etkin, verimli ve müşteri memnuniyetini üst düzeyde sağlayacak şekilde ruh ve beden sağlığı konusunda sorunsuz ve hizmet arzında hizmet alıcılarının can ve mal güvenliğine zarar getirmeyecek personelin istihdam edilmesi, yetkili ve sertifikalı personelin tercih edilmesi hayati önem arz etmektedir.”
Ne demek bu?
Türkçesi şu:
Turizm sektöründe mebzul miktarda “ruh sağlığı” sorunlu personel çalışıyor!
Hatta durum öylesine vahim ki...
Turistlerin can ve mal güvenliği fena halde tehlikede!
Vallahi hayret.
Bir bakan sorumlu olduğu sektörü, nasıl olur da böylesine ağır bir töhmet altında bırakır ve üstelik bunu cümle âleme ilan ederek yapar?
Billahi dehşet bir şey.
Sahi...
Siz ne dersiniz İzmirli turizmciler?
Tek karelik Maske