Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile geçenlerde konuşurken yarı şaka yarı ciddi (belki de tamamen ciddi) adaylık muhabbeti yaptık.
Aziz Başkan’ın hedefinde 2025 yılı var.
O zamana kadar başkanlık koltuğunda oturmaya niyetli yani.
Gerçi seçim dönemlerine bakınca hesap biraz şaşıyor.
Önümüzdeki ilk yerel seçim 2014 yılında.
Sonra 2019.
Ardından 2024.
Kocaoğlu eğer 2024’te de aday olur ve seçimi kazanırsa, 2025’i de geçecek, görev süresi 2029’da bitecek.
Dilerim, Allah sağlık ve ömür verir ve de siyaseten bahtını başlangıçta olduğu gibi açık tutar.
* * *
İlk hedef, 2014 elbet.
Tıpkı 2004 ve 2009’da olduğu gibi, bu seçimin de iki parti, dolayısıyla iki aday arasında geçeceği şimdiden belli.
Trajik bir gelişme olmazsa Aziz Bey’in CHP’den adaylığı noktasında da sorun çıkma ihtimali bulunmuyor.
Zira bugüne kadar hiçbir parti, hele büyük şehirlerde mevcut belediye başkanını devre dışı bırakıp, yeni bir adayla seçime girmedi.
O zaman asıl soru şu:
Kocaoğlu’nun rakibi, yani Ak Parti’nin adayı kim olacak?
* * *
Hemen herkesin aklına, önce Binali Yıldırım adı gelse de, kendisi bugünden “malumu ilan” etti:
“Ben aday değilim. İzmir’de bu görevi hakkıyla yerine getirecek onlarca babayiğit çıkar. Zamanı gelince bizim de yanında yer alacağımız arkadaşlarımızdan birini inşallah seçeceğiz.”
Öyle ya.
Binali Yıldırım İzmir’i zaten yönetiyor!
* * *
Üstelik sadece İzmir’de değil, Türkiye’nin her yerinde sevilirken; Başbakan’ın en çok güvendiği insanların başında gelirken ve kim bilir...
Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine hazırlanan isim, (bence ve büyük ihtimalle) kendisiyken...
Neden İzmir’de belediye başkan adayı olsun?
* * *
Öyleyse...
Kim?
Binali Yıldırım “İzmir’in şifrelerini” hızla çözüyor.
Sonunda görecek ki:
Bundan önce olduğu gibi “sen, ben, bizim oğlan tayfasından” bir adayla Ak Parti’nin İzmir’de seçim kazanma ihtimali yok ve olamaz.
Bu gerçeği ya anladı, ya pek yakında anlayacak.
Dolayısıyla kimse Ak Parti’nin adayını, Ak Parti’nin içinde aramasın!

Tek karelik teşhis!

Haberin Devamı
Hedef 2025

Mükemmelden vazgeçtik

Adını ilk kez duydum. Meğer “Ortadoğu-Kuzey Afrika (MENA) Vergi Forumu” diye bir organizasyon varmış.
İyi ki de, varmış.
Olmasaydı, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek belki böyle konuşmazdı.
“Vergi sistemimiz mükemmel değil” gibi bir söz ağzından çıkmazdı!
Tam anlamıyla bir itiraf sayılmasa da, bir toplumda “adaletin sağlanmasının” temel koşuludur “paranın toplanmasında ve dağıtılmasında” eşitliğin sağlanması.
Soralım:
Türkiye’de böyle bir eşitlik var mı?
Ne olur biri “var” desin.
Desin ki, alnını şöyle bir güzel karışlayayım!
Geçmişten gelen yanlışlardan söz edilecekse. . .
Geçiniz.
Geçmiş 2002’de kaldı.
Dokuz yıldır iktidarda olanların, canlarının her istediğini hiçbir engelle karşılaşmadan yapanların, verginin toplanmasında da, paylaşılmasında da hâlâ “sorunlu” olması; Türkiye’nin de en ciddi sorunudur.