Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

İZMİR’İ yönetenler, 1995 yılında 63 canı sele kurban veren bir şehirde yaşadıklarını asla unutmamalı.
Meselâ şu soruya hiç tükenmeyecek bir ısrarla cevap arıyorum:
O günden bugüne İzmir’de çok şey yapıldı ama her şey tam mı, tamam mı?
İzmir Valisi’nin, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yerinde olsam hemen bir yazı kaleme alır ve az ilgili, çok ilgili ne kadar müdürlük, amirlik, şeflik varsa hepsine gönderir, acil cevap isterdim.
Konutlar ve işyerleri tarafından işgal edilmiş dere yatakları hâlâ var mı, varsa nereleri?
Derelerin su taşma sınırları içinde kalan kaç konut, kaç iş yeri var; buralarda kaç kişi yaşıyor?
Afet, 1995’te Bostanlı Deresi’nde patlamıştı. Aynı yoğunlukta veya daha şiddetli bir yağış, acaba Bayraklı’da, Bornova’da, Hatay’da, Kadifekale’de, Balçova’da, Buca’da olursa; ne olur?
Çayırı, çimeni, toprağı iyice azalmış bir kentte yaşadığımıza ve aşırı miktarda suyun (ne kadar temizlenmiş olursa olsun) mazgalları hızla tıkaması kaçınılmaz olduğuna göre; akacak suya yataklık yapması muhtemel güzergâhlar nereleri olabilir?
O güzergâhların üzerinde, öncelikle kritik öneme haiz (okul, hastane) gibi hangi tür yapılar bulunuyor?
Yani...
İzmir’i yönetenlerin elinde “sel riski haritası” var mı?
* * *
İzmir’i yönetenler elbette İstanbul’u yönetemeyenlerden de ders almalı!
Hiç kimseden parmağını yalayıp, havaya kaldırarak hava tahmini yapmasını beklediğimiz yok.
Çok şükür, bu işi genellikle ve gayet başarılı biçimde yapan bir kurum var Türkiye’de.
Mesele, o kurumun uyarılarını ciddiye almak.
Şimdiye kadar, “adet yerini bulsun” türünden uyarılarla vatandaş kaderine terk edildi. “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” denildi!
İş işten geçtikten, sel önüne geleni aldıktan sonra hızla harekete geçmek, mümkün olduğunca çok hayatı kurtarmak mutlaka önemli.
Fakat asıl önemlisi, parayı pulu, gücü imkânı, yetkiyi kudreti elinde tutanların; yapılan uyarı ile o uyarının gerçeğe dönüştüğü an arasındaki zaman süresince ne yaptığı değil mi?
Ekipler riskli bölgelere kaç dakikada ulaşacak, binlerce insanı oralardan nasıl tahliye edecek vs. vs...
Bütün bunların hesabı kitabı, eğitimi tatbikatı yapıldı mı?
Yani...
Törenlerde boy gösterip, nutuk atmakla iş bitmiyor.
Hele “gezegenimiz ciddi bir sıkıntı yaşıyor” gibi, trajikomik bahanelere sığınanlar, fena halde komik oluyor!

Haberin Devamı

Korkuyorum...
AYNI sorular, bir başka “hayati sorun” için de büyük önem taşıyor.
Sorunun adı:
Deprem.
Hazır mıyız?
Hazırlıklı mıyız?
Daha önce de defalarca sordum.
Ne yaptık?
Ne yapıyoruz?
Günler, haftalar, aylar, yıllar geçti.
“Tık” yok.
Onun için korkuyorum.
Dünyanın tepemize yıkılmasından...
“Orada kimse var mı?” sesini duymaktan ve duyamamaktan korkuyorum!

Haberin Devamı

Tek karelik trajikomik

Hayati sorular