Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

TOPLANTI üzerine toplantı... Arama konferansı üzerine arama konferansı... Ve kim bilir daha ne arayışlar, konuşmalar, araştırmalar yapıldı.
Sonuçta 28 maddelik bir istek listesi ortaya çıktı, hepsi bir dosyaya kondu ve Başbakan’a sunuldu.
Cihana bedel bir hayal görelim o zaman:
Başbakan’ın elinde sihirli bir değnek var ve İzmir’e yürekten sevdalı.
Sıralanan 28 maddenin her birine dokunduğu anda, istenen şey gerçekleşiyor.
Çiğli’de 400 yataklı eğitim hastanesi yarın açılıyor meselâ.
Ertesi gün Bayraklı’da sağlık kampusü kuruluyor.
Kruvaziyer Limanı, Çandarlı Limanı, Alsancak Limanı...
Hazır.
Bir yandan Ankara, diğer yandan İstanbul otoyolu bitmiş; kurdelesi haftaya perşembe kesiliyor.
İzmir Körfezi’nde çipuralar cirit atıyor, Ege Medeniyetler Müzesi’nin kapısı önünde ilköğretim öğrencileri kuyruk olmuş.
Menderes’ten trene binen hızla Aliağa’ya gidiyor.
Ve daha ne varsa...
Tamam.
Gerçekten tamam mı?
* * *
Başbakan’dan istenenlerin biri, üçü, beşi veya tamamı gerçekleştiğinde; İzmir biraz daha güzel, biraz daha mutlu, biraz daha huzurlu, biraz daha güçlü, biraz daha sağlıklı, biraz daha zengin olacaktır elbette.
Mesele şu:
Her şeyden “biraz daha” olması yetiyor mu?
Kimine yetebilir.
Hatta kiminin hayaline bile sığmayabilir!
Kusura bakmayın.
Bütün bunlar, benim hayalimdeki incirin çekirdeğini doldurmuyor!
Derim ki:
Sadece “birşey” olsun ama her boyutuyla tamam, tastamam olsun.
Misal...
İzmir bir “kültür şehri” olsun.
Ekonomisi de, eğitimi de, şehircilik anlayışı da, toplumsal yaşamı da; gerekiyorsa ki gerekecektir-İzmir’e özel bir yasayla, bizi bu hedefe ulaştıracak biçimde yeniden belirlensin, yeniden şekillensin.
Ve bunun için sihirli değneğe falan ihtiyaç yok.
Biraz akıl, biraz cesaret, biraz yetenek...
Yeter.

Haberin Devamı

Esat Bey
HÜRRİYET Gazetesi’nden Eyüp Can, şöyle yazmış:
“Amerika’da olsa 35 yıllık sanayici Esat Sivri’nin mücadelesi gazetelerde minik bir haber olarak geçiştirilmez, üniversitelerde ‘case study’, yani ‘örnek vaka’ olarak okutulurdu.
Yaşadığı sıkıntılar yüzünden by-pass ameliyatı geçirmiş, tam dört damarı birden değiştirilmiş, stent takılmış. Yetmezmiş, bir de kanser teşhisi konmuş. Tüm bunlar olurken onun tek derdi binlerce çalışanını işsiz bırakmamak. Ama nafile, ne banka, ne sendika ne de hükümetin makro ekonomi politikaları en küçük yardımda bulunmamış.”
Sizi bilmem ama ben Esat Sivri’nin şu cümlelerini yazdım bir tahtaya ve astım karşımdaki duvara:
“Yıllarca aslansın kaplansın diye avuttular. Kaplan ne iş yapar? Bizim yaptığımız iş eşeklik. Param yok, borcum çok, iş arıyorum. Bana uygun bir işiniz varsa talibim. Hâlâ eşek gibi çalışabilirim .”

Haberin Devamı

Tek karelik kader

Hayalimdeki çekirdek