HATAY’I Karabağlar’a bağlayacak 6,5 kilometrelik yolu da yapalım.
1000 kavşak kapasiteli trafik yönetim sistemini de oluşturalım.
Körfez’de gemiler daha da hızlı gitsin.
İZBAN önce Torbalı’ya, ardından Selçuk’a ulaşsın.
Basmane’deki Dünya Ticaret Merkezi de hal yoluna girsin.
İzmir’i bir tasarım kenti yapma hedefine de ulaşılsın.
Yeni fuar alanı da ihaleye çıkarılsın.
Organik tarımı ve organik tekstil de yaygınlaştırılsın.
Tramvay projesi de jet hızıyla gerçekleşsin.
ESHOT’a yeni otobüsler de alınsın.
Bornova’ya da Gaziemir’deki gibi bir semt garajı inşa edilsin.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, 2004-2011 yıllarını kapsayan 7 yıllık görev süresini değerlendirdiği toplantıda söylediği ne varsa, hepsi olsun, bitsin.
* * *
Sadece Büyükşehir Belediyesi değil, ilçe belediyeleri de güzel şeyler yapsınlar.
Yetmez.
Hükümet de, daha sıcak baksın ve bonkör davransın İzmir’e.
Örneğin İzmir Körfezi’nin üzerinden köprü ile geçelim tez vakitte.
* * *
Ama bütün bunların hepsinden çok ama çok daha önemli bir şey var üzerinde durulması gereken.
Çünkü o şey hayati.
Çünkü o şeyin adı:
Deprem.
Farkında mısınız bilmem.
Almanya’nın ciddi gazetelerinden Die Welt, “Deprem korkusu yaşayan mega kentler” başlığıyla verdiği haberde; yayımladığı listenin içinde İzmir’i de koydu geçen gün.
* * *
Onun için İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Müdürlüğü’nün, Aziz Kocaoğlu’nun toplantısından bir gün önce verdiği haber; haberlerin en önemlisiydi.
Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluk alanında, doğal afet ve krizlerde olaylara anında müdahale etmek amacıyla kurulan “Sayısal Trunk Telsiz Sistemi” faaliyete geçmişti.
Böylece, kriz anlarında iletişimde bir sorun yaşamayacaktı belediye ekipleri.
Hatta kurulan 11 merkezden Menderes-Değirmendere Köyü Akkaya Tepesi’ndeki istasyon, 225 paneli ile enerjisini güneşten alacak, elektrik kesilmelerinden bile etkilenmeyecekti.
Benzerlerinin hızla çoğalmasını beklediğimiz asıl haber, işte buydu.
DESELER Kİ:
“İzmir’den seçilecek 26 milletvekili arasında ‘olmazsa olmaz’ diyeceğin biri var mı?”
Var.
Lafı dolandırmadan...
Sözü hiç uzatmadan bu soruya verecek cevabım var.
Cevabımın adı:
Levent Piriştina.
Gönlümden geçen de o.
Aklımda olan da o.
Levent’i CHP listesinde baş köşeye koymak, sadece Ahmet Piriştina’ya duyulan hasreti gidermenin; ona vefa göstermenin çarelerinden biri değil.
Çünkü Levent, sadece Ahmet Piriştina’nın oğlu olduğu için kıymetlimiz değil.
Levent, babası gibi bir adam.
Aldığı aile terbiyesi ile İzmirli’yi mutlu edecek bir insan.
Umarım, CHP’nin İzmir listelerine biçim verecekler de bunun farkındadır.