Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ey İzmirliler, gözümüz aydın.
Bir bakanımız daha oluyor.
Gölge mölge ama olsun.
Bakan, bakandır.
“Kim o?” derseniz...
Rıza Türmen.
CHP’nin “Gölge” Avrupa Birliği Bakanı olacakmış.
Kader işte.
İktidarın “gerçek” bakanları gibi, o da İzmir’in ithal vekillerinden biri ama...
Olsun!
Ayrıca şu da var.
Hava öylesine sıcak ki...
Bu mevsimde, her türlü “gölge” işe yarar!
* * *
Şaka bir yana, Gürsel Tekin iddialı.
“Laf olsun diye gölge kabine kurmayacağız. Kabine üyelerini artık gölge gibi takip edeceğiz” diyor.
Malum.
Bu işin âlâsı İngiltere’de yapılıyor.
CHP’nin oradaki muadili İşçi Partisi de hazır ana muhalefetken, keşke kursa gönderselerdi gölge bakan adaylarını.
Nedir gölge bakanlığın adabı, ne yaparlar, ne ederler; bir güzel öğrenselerdi.
Örneğin bu yılın başında, İşçi Partisi’nin Gölge Maliye Bakanı Alan Johnson; eşinin, korumasıyla aşk ilişkisi içinde olduğunu öğrenince, görevinden istifa etmişti.
Yani...
“İstifa” demokrasilere güç katan bir müessese.
Yeri geldiğinde istifa etmesini bilmeyenden, adam olmaz gerçek demokrasilerde!
Neyse...
* * *
CHP’nin “Gölge Hükümeti” henüz resmen ilân edilmese de, haberlere konu olan bir “Görev alması beklenen isimler listesi” var.
Oradaki manzara, bir hüsran ifadesi İzmir adına.
Ya da aksine...
İstanbul ve Ankara üzerine kurulu bir Kabine.
Bırakın İstanbul’u, Ankara’yı...
Sen kalk Türkiye’deki 16 büyük şehirden sadece İzmir’de birinci parti ol.
Fakat İzmir’i, o da İzmirli olmayan bir bakanla, çırak çıkar!
Kimse sonradan “demedi” demesin.
Benden söylemesi:
Eğer gerçek bir CHP iktidarında da durum böyle olacaksa ki İngiltere’de gölge bakanlar, partileri iktidar olduğunda bakan olurlar- bir daha oy çıkmaz İzmir’den CHP’ye!




Bekleyelim görelim

Belediye’yi iyi bilen, Aziz Bey’i yakından izleyen arkadaşların ne dediğine baktım önce.
Hamdi Türkmen’in, Ümit Yaldız’ın, Erdal İzgi’nin yazdıklarını, dikkatle okudum özellikle.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki operasyona “ihtiyatlı bir kuşku” ile yaklaşıyor üçü de.
Hamdi, “yeni oluşumda öyle bazı isimler var ki, ‘Gelen, gideni aratırsa’ hiç şaşırmam” diyor.
Ümit, “Saray’da işe yaramayan isimlerin şirketlerde sorun yaratabileceğine” işaret ediyor.
Erdal ise hepten olumsuz.
“Büyükşehir’de bürokrasi çatladı. Daha doğrusu omurgası kırıldı” diyerek, alarm düğmesine basıyor.
Ben ise en azından Erdal’a katılmıyorum.
Çünkü ne gidenler için “Şu kişi neden gitti?” demek, ne de gelenler için “Bu kişi neden geldi?” demek mümkün.
Hepsinin de gelip gittiği yer aynı.
Aynı çatının altı.
Derseniz ki:
“İyi de, kaleciden santrafor olur mu?”
Zor tabii.
Zor!



Tek karelik Biiiiig Mac!


Gölgenin tam zamanı