Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BAHÇEVANIN “emektarı” olur.
Kunduracının olur.
Dadının olur.
Gazetecinin olur.
Yazarın olur.
Örneğin bir fabrikada, torna tezgâhı başında ter döken ustanın “emektarı” ise çok iyi olur.
Amma velâkin...
“Emektar milletvekili” olur mu?
Bence olmaz.
Onun için haberin başlığını buruk bir tebessümle okudum:
“İşte Meclis’in emektar vekilleri.”
Aralarında üç dönemdir, dört dönemdir milletvekilliği yapanlar var ki; aslında onlar henüz “taze” sayılır!
Çünkü dördü bile az gören, beşinci, altıncı ve hatta yedinci dönemdir koltuğunu bırakmayanlar; TBMM’yi mesken tutmuşlar adetâ.
* * *
Sorarım:
Söz söylemek için milletvekili olmak şart mı?
Akıl vermek için milletvekili olmak şart mı?
Eğer “dinlenecek sözü” varsa insanın...
Eğer “alınacak aklı” varsa insanın...
Nerede olursan ol, ne fark eder?
* * *
Ve elbet, milletvekilliği bir “meslek” değildir.
Hele “iş” hiç değildir.
Milletvekilliği olsa olsa bir görevdir.
İlle de üzerinin çizilmesi beklenmeden...
İlle de seçmen tarafından alaşağı edilmeden yapılması gereken bir görev.
Yaparsın bir dönem, alnının akıyla çekilirsin kenara.
Gerçekten anlamıyorum.
Ne kadar “muhteşem birikimi” olursa olsun insanın...
Dört veya beş yıllık süre, onu toplumun hizmetine vermeye yeter.
Daha fazlasında ısrar etmek...
Vermeye değil, korkarım “almaya” girer!
* * *
Bazıları da bir tuhaf.
Seçilsin veya seçilmesin, hep aday.
A partisinden aday.
B partisinden aday.
C partisinden aday.
Hani Türkçede (w) olsa...
Gidecek W partisinden de aday olacak.
Durun hele.
Durun biraz.
Vallahi hayret.
Bu ne ihtiras?

Durun hele, bu ne ihtiras


Tek karelik teknoloji!

İkna meselesi!

MURAT YETKİN’in şu satırlarını okumanızı ve bir yasak yayınmışcasına herkese aktarmanızı hararetle öneririm:
“Ali Demir’in 3 Nisan’daki basın toplantısını televizyondan izlerken İstanbul’u, Radikal Yayın Koordinatörü Bülent Mumay’ı aradım. ‘Bir dakikalığına televizyonun sesini kapatıp öyle izler misin?’ dedim. Bu ayrıntıyı Jack Nicholson’un unutulmaz başrolüyle Guguk Kuşu filminde görmüş, sonra okuyup davranış psikolojisi diye bir bilim dalında yeri olduğunu öğrenmiştim.
Sesi kapattığınızda ekranda, karşısındakilerin yüzüne bakmadan konuşan, birkaç cümlede bir önündeki su bardağından medet uman, kızaran, terleyen ve genel izlenimi itibariyle ikna edici olmaktan uzak bir kişi görüyordunuz.
O sırada biz bilmiyorduk ama Radikal muhabiri Betül Kotan o basın toplantısında Demir’e, ‘Siz şu anda ekran karşısında bir veli olsaydınız, söylediklerinizden ikna olur muydunuz? İçiniz rahatlar mıydı?’ diye sormuş. Demir ne cevap vermiş biliyor musunuz? Söyleyeyim: ‘Bu sorunuz için teşekkür ederim.’ O kadar...”
ÖSYM Başkanı’nın kendi sözlerinden “ikna olmadığı” belli.
Sayın Cumhurbaşkanı ile Hükümet olmuş ya...
Siz asıl ona bakın