Başbakan Erdoğan’ın, Hükümet’te ve Ak Parti yönetiminde “yakın çevresi” kimlerden oluşuyor?
Bakalım ve sayalım:
Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Ali Babacan, Bekir Bozdağ; Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Enerji Bakanı Taner Yıldız, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış...
Ak Parti Genel Başkan Yardımcıları Abdülkadir Aksu, Hüseyin Çelik, Ömer Çelik, Salih Kapusuz, Hüseyin Tanrıverdi.
Ve dahi...
TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve tabii eski Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin.
* * *
Onlar “Ak Parti” denince akla ilk gelen isimler zaten.
Bir başka ortak ve önemli özellikleri de, başta Başbakan’ın bizzat kendisi olmak üzere hepsi üçüncü dönemdir milletvekilliği yapıyor.
Dolayısıyla...
Ak Parti tüzüğüne göre gelecek seçimde hiçbirinin yeniden milletvekili seçilme olanağı yok.
* * *
İşte bu durumun farkında olan TÜSİAD yöneticileri, son genel kurulunda “AK Parti, tüzüğünü değiştirmeli ve üç dönem şartı kaldırılmalı ki, istikrar devam etsin” önerisinde bulunmuş.
Bunun üzerine Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, çıkmış kürsüye:
“Bundan 2015’te ben de etkileniyorum. Ancak, tüzükteki bu kural değişmemelidir. Bunun yanlış olacağına inanıyorum.”
* * *
TÜSİAD’ın “ülkede istikrar” isteğine karşılık, Bağış’ın “tüzükte istikrar” ısrarı; acaba ne anlama geliyor?
Eğer Anayasa değişikliği ile “Başkanlık sistemi” getirilirse Türkiye’ye...
O zaman gerçekten de Ak Parti tüzüğünü değiştirmeye gerek kalmaz.
Malum.
Başkanlık sisteminde bakanlar, Parlamento dışından atanır.
Başbakan da zaten “Başkan” olacağından...
Hem TÜSİD’ın, hem de Egemen Bağış’ın savunduğu “istikrar” kendiliğinden sağlanır!
* * *
Bu arada takvim de uygun sayılır.
Anayasa değişikliği için iki yıl zaman var. Cumhurbaşkanlığı seçimi 2014 yılının Ağustos ayında, genel seçim 2105’in Haziran’ın da.
Hesap ortada.
Genel seçim 10 ay önceye çekilirse, ne şiş yanar, ne de kebap!
Keşke Demirtaş olsaydı
Afrika’nın güneyinde iki ülke. Biri 15 milyon nüfuslu Malavi, öteki 2 milyon nüfuslu Lesoto.
Ne izini bilirdik, ne ismini.
Bu iki üye EXPO’ya olmuş şimdi.
Nasıl?
Ekrem Demirtaş’ın anlattığına göre, geçen Mayıs ayında Malavi İstanbul Fahri Konsolosu Oktay Üstüngör’le temas kurmuşlar önce. Sonra Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı ile iletişme geçmişlerç Ardından Malavi’nin Türkiye’ye akredite olan Berlin Büyükelçisi Sayın Isaac Lamba’yı İzmir’de ağırlamışlar. Ve Malavi’nin EXPO’ya üye olmasını sağlamışlar.
Lesoto’nun Ticaret, Sanayi, Kooperatifler ve Pazarlama Bakanı Dr. Leketekete Ketso ise yine geçen yıl İEF vesilesiyle İzmir’e gelmiş. Tanışmışlar ve irtibatı koparmamışlar. Sonuçta Lesoto da EXPO’ya üye yapılmış.
Marifet bu işte.
Ekrem Demirtaş’ın başardığı, iki oyu yoktan var etmek!
Geç mi kaldım bilmem ama içimden geçeni söylemek isterim yine de:
EXPO işinin başında “tam ve tek yetkili olarak” Ekrem Demirtaş olsaydı keşke.
Tek karelik at gözlüğü!