Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ekonomide işler yolunda... Ben bilmem, öyle diyorlar. Başbakan öyle diyor. Maliye Bakanı öyle diyor. Sonu “SİAD” ile biten derneklerin çoğu öyle diyor. Bir yığın iş adamı öyle diyor.
Bu durumda dış ticaret açığının 106 milyar dolar olması da “iyi bir şey” mutlaka.
Hele 2010 yılında 71 milyar dolarken, 2011 yılında 106 milyar dolara çıkması...
Çok daha iyi bir şey.
Dedim ya, ekonomiden anlamam.
Onun için de adını andığım insanları ve kurumları ciddiye alırım.
Yine de her dediklerine inanacak kadar saf değilim elbette.
Ne demişler?
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.
Misal...
Şu “dış ticaret açığı” denen şey, gerçekten iyi bir şey mi?
Bakalım, öğrenelim...
* * *
Ekonomi konusunda aklına fikrine güvendiğim insanlardan biri olan Şükrü Kızılot, 2011’in ilk dört ayında dış ticaret açığı rakamına baktığında “Eyvah” demiş:
“Ciddi bir önlem alınmadığı takdirde, yılsonundaki açık tutarı bu gidişle 100 milyar doları aşacak gibi...”
Sonra bir hesap yapmış:
“Ortalama olarak;
Günde: 280 milyon 583 bin dolar,
Saatte: 11 milyon 691 bin dolar,
Dakikada: 195 bin dolar,
Saniyede: 3 bin 250 dolar dış ticaret açığı veriyoruz.”
Ve sormuş:
“Buna can mı dayanır?”
* * *
Ayrıca Güngör Uras’ı de pek beğenir ve yazdıklarına itibar ederim.
O da “dış ticaret açığı” hakkındaki bir yazısında, meseleyi çok daha anlaşılır kılmak adına bir fıkra ile ele almış:
“Hoca, ‘Köprübaşında tezgâh açtım. Üç saat içinde bir sandık limonu 100 paraya sattım...’ şeklinde konuşunca dinleyenler, ‘Aferin... Kısa sürede çok iyi para kazanmışsın...’ diyerek onu yüreklendirmişler. O ise boynunu bükmüş. ‘Pek de öyle sayılmaz...’ demiş:
- Çünkü o bir sandık limonu alırken 150 para ödemiştim...”
HHH
Kıssadan çıkan hisselere gelince. . .
“Ekonomide işler yolunda” ise eğer, ya “dış ticaret açığının” ekonomi ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok.
Ya de birileri, bizi aptal yerine koyuyor!




Hayallerden biri


O hayali kim bilir kaç kez gördüm?
Gördüğüm hayali kim bilir kaç defa yazdım?
Saymadım, sayamadım.
Ama İzmir Körfezi’nin çevresinin yat limanları ile donatılmasını, yelkenlerini açan teknelerin suda kuğu misali yol almasını, denize baktığımızda bir renk cümbüşü ziyafetiyle karşılaşmayı çok ama çok istedim.
Dolayısıyla...
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “İzmir’in yat limanı sayısını orta vadede 6’dan 23’e, yat bağlama kapasitesini ise 1.965 adetten, 7.765’e ulaştıracağız” şeklindeki açıklaması, heyecan verici.
Bostanlı’da, Bayraklı’da 500’er teknenin bağlandığını görmek; İnciraltı’nda, Urla Çeşmealtı’nda, Şakran’da, Dikili’de, Karaburun’da, Çeşme’de (Foça’yı da sakın unutmayın) yeni yat limanlarının yapılmasına tanık olmak gerçekten müthiş.
Sanırım hatırlıyorsunuz.
Şu “Tek karelik” görüntüler, “İzmir için tek karelik hayaller” ile başlamıştı.
Ve tam 750 kare, yaklaşık üç yıl boyunca binlerce kişiye ulaşmıştı.
Çok şükür.
Biri gerçekleşiyor nihayet.




Tek karelik makam!


Dış ticaret açığı ‘iyi bir şey mi’