Çetin Altan 30 yıl önce yazdığı bir yazıyı geçenlerde tekrarladı.
Yazının başlığı çok çarpıcı:
“İyi bir dangalak mısınız?”
Tam 29 soru var sıralı.
Çetin Altan’a göre:
“Şayet bu yirmi dokuz sorunun da cevabına ‘Evet’ diyorsanız; hiç kuşkunuz olmasın yüzde yüz su katılmadık bir dangalaksınız. Politikada büyük ve üstün başarılar sağlayabilirsiniz.”
Sorulardan çoğuna “Evet” demek çok zor gerçekten.
Örnekse...
Dolmuştan inerken rahatsız ettiğiniz kişilere “Mersi” demeden kapıyı çarparak hıyar gibi çekip gidiyor musunuz?
Veya...
Kafayı çekerken kimlere nasıl dayak attığınızı anlatmaktan hoşlanıyor musunuz?
Ya da...
Lokantada garsonları, tabağın kıyısına çatal vurarak mı çağırıyorsunuz?
Birçok bozukluğun üç beş kişiyi sallandırınca düzeleceğini kabul ediyor musunuz?
Gözünüzün kestiklerine umacı gibi, gözünüzün kesmediklerine de kuzu gibi görünmeyi akıllılık sayıyor musunuz?
Şayet ülkeyi siz yönetseniz, vereceğiniz emirlere herkes uyduğu zaman her şeyin bir anda güllük gülistanlık olacağına inancınız tam mı?
Yere sümkürdüğünüz oluyor mu?
Hatta:
Bir kanser araştırmacısı yahut bir kimya bilgini olmaktansa; milletvekili olmayı kendinize daha uygun bulmuyor musunuz?
Bence de bu sorulara “Evet” demek, dangalaklık yolunda epey mesafe alındığının göstergesi!
* * *
Bir soru da şu meselâ:
“Arada sırada koyun kestiğiniz oluyor mu?”
Şahsen böyle bir şeyi yapamam asla.
Ama kesene de “dangalak” gözüyle bakmam.
Ve asıl dangalaklık alâmeti, her şeye “evet” veya “hayır” demek, değil mi zaten?
* * *
Çetin Altan’ın yaptığı genellemeye katılmam ise asla ve kata mümkün değil.
“Yüzde yüz, su katılmadık bir dangalaklar, politikada büyük ve üstün başarılar sağlayabilir” yargısı, ayrıca büyük haksızlık.
Kabul.
Çizilen portreye uyan politikacı tipleri var.
Fakat son derece düzgün politikacılar da var.
Açıkçası, 30 küsur yıl önce “ucundan da olsa” politika yapmış biri olarak alındım biraz.
Üstelik Çetin Altan da politikacıydı bir vakitler, hem de milletvekiliydi.
Ne yani, dangalak mıydık biz?
Tek karelik devr-i saadet!
KADER İŞTE!
İdris Naim Şahin bakan yapıldığını duyduğunda bile “sanırım” bakan olduğuna geçen gün olduğu kadar sevinmemiştir.
“Sanmak” ne kelime...
Geçen gün Angelina Jolie oturunca yanı başına “eminim” İçişleri Bakanı olduğuna şükretmiştir.
Eee.
Angelina Jolie bu.
Adamın gözünün içine baktı mı yeşil yeşil, karşısında taş olsa eritir.
Eee.
Angelina Jolie bu.
Defalarca “Dünyanın en güzel” ve de “En seksi” kadını seçilmiş.
Yeryüzündeki erkeklerin yüzde 99,99’u onunla “bir an” beraber olmak isterken, sen kalk 1 saat dizi dibinde otur.
Varsın, memleket yangın yeri olsun.
Angelina Jolie varken yanında, lafı mı olur?