Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Her ne kadar “Hak verilmez, alınır” dense de, şahsen beceremedim bunu.
Daima hakkımın verilmesini bekledim.
Çoğu kez verdiler ama hakkımı değil, başka şeyi!
Çare yok.
Genetik bir kusur.
Onca yıldan sonra, kendiliğinden değişme şansım olmadığına göre; genetik mühendislerinin benzer kusurları düzeltmenin yolunu bulmalarını beklemek zorundayım ömrüm yettiğince!
Ve bir hakkın verilmesi ya da alınmasının ötesinde, bir de “aranması” durumu var.
Hakkını arayan kişi nereye gider?
Mahkemeye.
Hadi bakalım, kolaysa git!
Cebinde paran yoksa hakkını aramanın bile imkânı yok memlekette.
Daha dün bizim gazetede haber vardı işte:
“Hak aramak cep yakıyor.”

Durun, bunlar daha iyi günlerimiz.
Bakın.
Haberler kalın bir zincirin halkaları gibi diziliyor peş peşe:
“Son açıklanan zamlar ilk başta ekmek fiyatını etkileyecek. Sırada, süt ve süt ürünleri, et, ve temel gıda ürünleri bulunuyor.”
Neymiş?
Sırada ekmek varmış.
Süt varmış.
Et varmış.
Et mi, o da ne!!!

Bu arada yine dünkü Milliyet’te Güngör Uras üstadı okumadıysanız, buyurun, okuyun:
“Araştırmalara göre, 4 kişilik ailenin aylık ortalama gaz tüketimi 125 m3, elektrik tüketimi 230 kwh. Son zamlardan sonra aylık ortalama doğalgaz gideri 132 TL ve elektrik gideri 82,5 TL olacak.
1 Ekim 2011’de gaz faturası 88,5 TL, elektrik faturası 63,5 TL idi. Demek ki Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcam bir yıl önceye göre doğalgaz ve elektriğe her ay en az 62,5 TL daha fazla para ayıracaklar.
Her ay doğalgaz ve elektriğe en az 214,5 TL para ödeyecekler. Aylık 701 TL’lik asgari ücretle veya 800-900 TL emekli, dul, yetim maaşı ile geçinenlerin Allah yardımcısı olsun.”
Lütfen, hep bir ağızdan söyleyin:
AMİN.

Eskiden olsa bütün bunlar karşısında yer yerinden oynardı.
Şimdi kimseden ses çıkmıyor.
Onun için de, iktidar rahat.
Tek kale maç yapar gibiler.
Üstelik kale de boş.
Atılan top tıngır mıngır içeri giriyor!

Haberin Devamı

Boş kaleye gol

Tek karelik adakondu!

Ne yaptın sen?

E be yavrum, derdin neydi senin?
Henüz 15 yaşında, daha yeni yeni “delikanlı” denmeye başlanmışken sana; ne yaptın Mert Halil?
Kantinde arkadaşınla şakalaşırken, olayın itiş kakışa dönüşmesi veya okul yönetiminin seni uyarması ve hatta durumun ailene bildirilecek olması; o pencere çıkıp, kendini boşluğa atmanın nedeni mi gerçekten?
Ne yaptın be Mert Halil?
Neden kıydın canına?
Delikanlılığın kitabına sığar mı, çaresizliğe teslim olmak?
Ya sizler, Çiğli Tuğba Özbek Anadolu Lisesi’ndeki herkes...
Fark edemediniz mi olacakları?
Hiç mi belirti yoktu olacaklardan?
Mert Halil öylece gitti, çıktı sınıfın penceresine ve atladı.
Öyle mi?
Sayılı günler önce, yine İzmir’de, yine 15 yaşındaki bir öğrencinin hayatları karartmasının ardından yaşanan bu trajedi; Milli Eğitim Bakanlığı’nı artık seferber etmeli.
Hey. Uyanın.
Neler oluyor böyle?