Bizler oltada, hayatlar kararmakta

BÜLENT ARINÇ ve seks...
İkisini yan yana düşünmek hatta hayal etmek bile çok zor.
Ama ikidir, “Bülent Arınç ile seks” yan yana geliyor.
Daha doğrusu getiriliyor.
Üstelik bizzat Bülent Arınç tarafından!
Mevzu öylesine cazip ki, üzerinde kalem oynatmamak mümkün değil.
Yaz.
Çiz.
Çok istersen Cem Yılmaz gibi perendende at:
“İyi ama hayatta her şey seks ile başlar... İçinizde mitoz bölünme ile doğan var mı? Ben babamdan koptum...”
O kadarını Bülent Arınç da biliyor elbet.
Bu yaşta kendisini leyleklerin getirdiğini sanacak değil ya!
* * *
Sanırım durum başka.
“Bülent Arınç ve seks” sözcükleri yan yana geldiğinde kopacak fırtınayı en iyi onlar bildiğinden, bakın işte...
Kaç gündür neyle uğraşıyoruz:
Bülent Arınç ve seks!
* * *
Aslında Bülent Arınç’ın arada kaynayan “doğru sözleri” de var.
Örneğin, “Hayat alkol ve seksten ibaret değildir” derken, çok haklı.
Memleket, cadı kazanı.
Memlekette birileri, cadı avında!
Biz Bülent Arınç’ın oltasına takılmış, derin sulara sürüklenirken; ne hayatlar kararmakta ve karartılmakta!
* * *
Alın işte.
Bakın işte:
* İkinci Ergenekon davasından 29 aydır tutuklu olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi gözaltına alındığında cep telefonunu polise teslim etti.
* O cep telefonuna, Hizbut Tahrir üyesi Mehmet Oğuz Kazancı’nın telefonundaki rehber kayıtları aktarıldı.
* Çelebi’nin telefonunun poliste 1 saat 23 saniye usulsüz açıldığı teknik olarak tespit edildi. İstanbul Organize Suçlar Şubesi ise “Kazancı’nın numaraları Çelebi’nin telefonuna ‘sehven’ aktarılmış” dedi.
* * *
Ne demek sehven?
Yanlışlıkla.
Bir telefondaki kayıtların, bir başka telefona “sehven” aktarılması; beş yaşındaki çocukların dahi “masal niyetine” dinleyeceği bir hikâye olabilir ancak.
Çıplak bir gerçek var ortada.
Terör örgütü üyesinin telefonunda, kendi telefonuna aktarma yapılan Teğmen, 29 aydır demir parmaklıklar arkasında!
Dedim ya...
Bülent Arınç haklı aslında:
“Hayat, alkol ve seksten ibaret değil...”

Tek karelik ucube!
Kazık olmadan, olmaz

SON yıllarda bazı ilçeler öne çıktı.
Bunlardan biri Beypazarı’ydı.
Beypazarı’nı Beypazarı yapan da, Mansur Yavaş’tı.
Ve MHP aldı onu Beypazarı’ndan, Ankara’ya Büyükşehir Belediye Başkan adayı yaptı.
Mansur Yavaş belki seçimi kazanamadı ama MHP kazanmış kadar prim yaptı.
Onun yerine Beypazarı Belediye Başkanı seçilen Cengiz Özalp, eski başkanın hem yakın arkadaşıydı, hem de eşi Mansur Yavaş’ın yakın akrabasıydı.
Şimdi MHP sıkıntıda.
Mansur Yavaş kara yasta.
“Nasıl olurda Cengiz Özalp, AKP’ye geçer” diyor:
“Ondan da kazık yiyeceksek, biz daha ne yapalım...”
Bence, takmasın kafasını.
Çünkü “kazık” denilen şey, siyaset orkestrasının vazgeçilmez enstrümanıdır!
O olmadan...
En tiz sesler başka nasıl çıkar?