Orhan Hakalmaz “Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır” derken, derdi başkaydı.
O sevdiğinden beklediği habere hasretti:
“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır,
Bugün posta günü canım sıkılır.”
Benim hasretliğim ise iyiye, güzele, doğru yapılması gereken işlere!
Olmuyor işte.
Ağır aksak, yarım yamalak bir düzen hüküm sürdükçe; dağlar değilse bile evler yıkılıyor insanların tepesine!
Of... Of...
* * *
Nasıldı türkünün devamı?
Şöyle:
“Ellerin mektubu gelmiş okunur,
Benim yüreğime hançer sokulur.”
Geçen hafta “Resmen itiraf” başlıklı yazıyı yazarken, benim de yüreğime işte öyle bir hançer saplıydı.
Hançerin adı da, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ydı.
* * *
Boşuna yazmadım şu satırları:
“Bu ülkenin adı en çok bilinen kurumu olmalıydı, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı.
Başkanı da, en az anlı şanlı bir bakan kadar şöhretli, güçlü, kudretli biri olmalıydı ki; yalnızca yasalardan kaynaklanan yetkileriyle değil, güven veren kişiliği ile de yürekleri ferahlatmalıydı. demeliydi herkes:
- O geçtiyse işin başına, endişeye gerek yok.”
* * *
Meğer dokuduğum yara “bin ah” işitilen cinstenmiş.
Meğer bizzat “işin içinde olanlar” da AFAD’dan muzdaripmiş!
Örnekse...
“İzmir Sivil Savunma Çalışanları olarak, yazınızdaki tespitlerinize aynen katılıyoruz” diye başlayan ve şöyle devam eden şu mektup:
“Kapatılan Sivil Savunma Genel Müdürlüğü’nün yerine kurulduğu iddia edilen AFAD (Başbakanlık Afet Acil Durum Yönetimi Başkanlığı), bugüne kadar( yaklaşık 2 yıldır) sivil savunma çalışanlarına çektirdiği sıkıntı ve eziyetlerden sonra Van depreminde de resmen çuvallamıştır.”
* * *
Sıkıntı... Eziyet...
Ne demek bunlar?
Mektupta yazdığına göre:
“Sivil Savunma çalışanlarının açtıkları DNA testi (üst kuruluşun belirlenmesi) davalarında sürekli olarak ‘Bizim taşra teşkilatımız yok, sivil savunma çalışanları bizim personelimiz değil’ diyen bir Başkanlık, olsa olsa ‘HAYALET BAŞKANLIK’ olur.”
Vay be.
Şimdi gel de “of” çekme!
Tek karelik karşılama!
İkinci örnek
Bu kez Bursa’da gelen bir elektronik postayı getirmeliyim gündeme:
“Ben bir Afet ve Acil Durum Müdürlüğü çalışanıyım, yazınızda bahsettiğiniz konuların hepsi doğrudur. Örneğin Bursa’da büyük paralarla alınan soğuk iklim çadırları, eski adıyla Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü’nün depolarında on yıldan beri bekletilmektedir. Şu an Van ilindeki vatandaşların en çok ihtiyacı olan şeyin soğuk iklim çadırı olduğu tartışmasız iken nedense ilgililer bu çadırlardan bahsetmemekte, resmen çadırları halkın kullanımından kaçırmaktadır. İnanın bu çadırlar İl valisinin bile bilgisinden saklanmaktadır.
Fakat iş reklama gelince, su fabrikalarının bedelsiz göndermiş olduğu suları sanki Bursa İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü göndermiş gibi reklam yapılmakta ve iki kamyon su gönderildiği için tören yapılmakta, personel zorla mesai bitmesine rağmen kalabalık görünmek için bekletilmekte, basın sözde tören için çağırılmakta ancak işin esasına hiç inilmemektedir.”
Ne diyebilirim ki?
Şunu belki de:
Buradan selam olsun Bursa Valisi’ne!
Tek karelik karşılama