İKİ küçük çocuğunu “mezarda emekli” olmaması için bir şirkette sigortalı yapan, bu nedenle de görevden alınan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Yardımcısı Veysel Uyar’ı hatırlar mısınız, bilmem.
Doğrusu “hatırlamamak” zaten.
Ama iktidar nezdinde fazlasıyla “hatırlı” bir zat imiş ki Veysel Uyar, unutulmamış!
Bir süre suların durulması beklendikten sonra; Enerji Bakanı Taner Yıldız, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül çakmış imzayı üçlü kararnameye.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı yapılan Veysel Uyar’a, bu görev “uyar mı, uymaz mı” orası meçhul. Fakat kesin olan, kendisine yeni bir makam uydurulmuş böylece.
* * *
Bu örnekler bir değil, üç değil, yüz değil, bin değil...
Misal, Sayın Cumhurbaşkanı YÖK’e yeni bir üye atadı:
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar...
Seni beni atayacak hali yoktu elbet.
Ne de olsa AKP’nin sipariş ettiği Anayasa taslağını hazırlayanlar arasında bizler yoktuk.
Ya kim vardı?
Prof. Dr. Yavuz Atar.
Yani...
AKP’ye hizmette kusur etmemişse Yavuz Atar.
Elbet Cumhurbaşkanı da onu YÖK’e atar!
* * *
Şu an için sağlıklı bir araştırma yapma şansı yok.
Ne var ki, bu iktidarın temel karakterinde “benden olsun çamurdan olsun” anlayışı var!
Onun için müstakbel CHP iktidarından talep ediyorum şimdiden:
AKP döneminde bütün “önemli makamlara” yapılan ne kadar atama varsa...
Bir dökümü çıkarılmalı mutlaka.
Kim, kimdir?
Kim, kimin adamıdır?
Kim, kimin yakınıdır?
Bilelim.
Ondan sonra karar verelim...
Kim hakkıyla makam sahibi olmuş?
Hangi koltuklar eşe-dosta, hısım-akrabaya, cemaate-tarikata, yandaşa-yalakaya peşkeş çekilmiş?
Gerçi o gün geldiğinde iş işten geçmiş olacak ama...
Olsun.
En azından ağız tadıyla bir hesap görelim!
Dalan yanlıştan döndü
DEMOKRAT Parti’de incir çekirdeğini doldurmayacak işler yüzünden zaman boşa akıp, gidiyor.
Oysa DP’de görev alan herkes, partilerini “bir adım daha ileri” götürmenin derdinde olmalı öncelikle.
Neymiş?
GİK üyesi Erkut Şenbaş faks çekmiş İzmir’e, “Sizden önceki yönetimin ödenmeyen kiraları yüzünden görevden alınarak ödeme kabiliyeti yüksek olduğu söylenen yönetiminizin işbaşına getirildiğini unutmuş görünmektesiniz. İl olarak göreviniz bu gibi sorunları halletmenizdir. Bu konuları ilgisiz kişilere ve gazetelere servis etmeniz bir aczin ifadesidir. Siyaset aciz kişilerin işi değildir” demiş.
Günlerdir DP İzmir İl Başkanı Fatih Dalan’ın bu yüzden istifa edeceği, yazılıp, çizildi.
Bu haberleri okuduğumda, şaşırdım.
Çünkü istifa etmesi, Fatih Dalan’ın bunca lafı “doğrulaması” anlamına gelecekti.
Çünkü gerçekten de, siyaset aciz insanların işi değildir.
Eğer yürekten inanıyorsan yaptığına, o yüreği koyarsın ortaya.
İnançla ve cesaretle devam edersin yoluna.
Karşına çıkan engelleri de...
Ya aşar geçersin.
Ya yıkar geçersin.
Tek karelik tesadüf!