Türkiye gibi, İzmir’den de üç partiyi hem “mutlu” hem “mutsuz” edecek sonuç çıktı.
Ak Parti “mutlu” olabilir.
Çünkü Birinci Bölge’de oyunu 6 puan, İkinci Bölge’de 7 puan artırdı.
CHP “mutlu” olabilir.
Çünkü Birinci Bölge’de oyunu 8 puan, İkinci Bölge’de 9 puan artırdı.
MHP de “mutlu” olabilir.
Çünkü onca badireye karşın, geçen seçime göre kaybı sadece 2 puan kadar.
Seçimden bir gün önce 9 soruya yanıt arayacağım yazmıştım ya...
“İzmir’de hem CHP, hem Ak Parti sanırım 2007 seçimindeki oy oranlarının üzerine çıkacaklar. İki parti arasındaki 5 puan fark azalacak mı, artacak mı?”
İki partinin de oyu arttı. 2007’ye göre; CHP’nin 8, Ak Parti’nin 6 puanlık artışı var.
Dolayısıyla fark CHP lehine açıldı.
İşte bu, Ak Parti hesabına “kötü” haber.
Çünkü İzmir mitinginde “İnanıyorum ki, İzmir’de Ak Parti açık ara önde çıkacak” diyen Başbakan, “açılan farkın” hesabını kimden ve nasıl sorar; bakalım, göreceğiz!
Peş peşe iki soru sormuştum aynı yazıda:
“1-Ak Parti’nin oy oranı ve milletvekili sayısı çok önemli. Hedefte oyun yüzde 50’yi, milletvekili sayısının 367’yi geçmesi var. Bu hedef hayal mi, gerçek mi?
2-Bunun için MHP’nin barajın altında kalması şart. Oysa MHP’nin barajı geçmesi, Ak Parti’nin birinci olması kadar garanti.”
Sonuçta hayal ile gerçek karışmış gibi. Ak Parti yüzde 50’ye dayandı. Büyük başarı.
Çünkü bugüne kadar, üçüncü seçimde oyunu arttıran başka bir parti olmamıştı.
Fakat ilginçtir, seçmen öylesine hassas bir denge kurdu ki... Anayasa’yı “tek başına” değiştirmek için gereken 367 sayısı şöyle dursun, referandum yolunu açacak “330 sayısı” bile Ak Parti için hayal oldu!
MHP konusunda ise yanılmadığım için mutluyum. Bir soru daha: “CHP’ye yüzde 25’i geçmek yetmez, mutlaka yüzde 30’un üzerine çıkmaları gerekiyor ki; gelecek adına umut verebilsinler. Soru şu: Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten umut olabilecek mi?”
Ne desem ki? Aslında sorunun cevabı...
Sorunun içinde!