NEYMİŞ?
İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin “Üçüncü İzmir” projesiyle ilgili hazırlanan imar planlarının yürütmesini durdurması, kente zarar verecekmiş.
Tamam.
Bırakın kim, ne istiyorsa yapsın.
Ama deprem olduğunda, binalar sallandığında, hele Allah muhafaza tepemize yıkıldığında da kimse sızlanmasın!
Çünkü mahkemenin verdiği kararı doğru dürüst okumadan, bilmeden konuşup, yazanlar; böyle bir sürece yol veriyorlar.
Ne deniyor mahkeme kararında?
“İmar planları hazırlanırken, yüksek deprem riskine sahip bölgeyle ilgili gerekli jeolojik etütler yeterince yapılmadı.”
Eğer yapılsaydı...
“Los Angeles ve San Francisco veya Tokyo ile Osaka’daki baş döndürücü yükseklikteki binaların” benzerlerini buraya da yapmanın önünde bir engel kalmazdı.
“Uygun teknoloji” kullanıldığında, her yere, her türlü binayı dikmenin mümkün olduğunu; çok şükür orta mektep mezunları dahi biliyor artık.
Çok bilmişlerin, bilmediği şu:
Altımızdaki zeminin tüm özelliklerini bilmeden, hangi teknolojinin uygun olduğunu nereden bileceğiz?
* * *
AZİZ KOCAOĞLU işin farkında.
Onun için de, “Bölgedeki zemin etütlerinin yapılması için hemen çalışma başlatacağız. Bu çalışma ya Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü ile imzalanacak anlaşma çerçevesinde ortak çalışma şeklinde olacak ya da ihaleye çıkarak yaptırılacak” diyor zaten!
İyi de...
Bugüne kadar aklınız neredeydi?
İlle de Yüksel Çakmur’un dava açması, mahkemeden “durun bakalım” kararı çıkması mı gerekliydi?
Kimse kusura bakmasın.
Orada malı olan, büyük arazileri kapatan ve çok para kazanmak için sabırsızlananlar, biraz daha beklemek zorundalar.
İzmir’in gelişmesi ve zenginleşmesi için yıllardır verdiğim kavga ortada.
Fakat bir de hukuk var, yasa var...
Ne yapacaksan yap, hukuka uygun yap.
Önceden başına gelecekleri gör ki, sonra gidip, kafanı duvara vurma!
Demez olaydık ama demiştik!
YERİ gelmişken, altı yıl öncesine ve hatta tam tarihini vermem gerekirse 6 Mayıs 2003 Salı gününe gitmek ve ertesi gün yayınlanan gazetelerdeki şu haberi aktarmak isterim:
“Önce İzmir Hareketi Yönetim Grubu Başkanı Feyzi Hepşenkal ile Başkan Yardımcısı Kent Tasarım Uzmanı ve Yüksek Mimar Bülent Turan, ‘Üçüncü İzmir’ diye bilinen ve Turan - Salhane bölgesinin cazibe merkezi haline getirilmesini öngören ‘Turan -Salhane -Alsancak Bölgesi Nazım Planı’ nın deprem riskinin tam ortasında yer aldığını belirterek; Üçüncü İzmir Planı’nın mevcut haliyle onaylanması kent suçudur. Kent suçu olmasının da ötesinde geri dönülmez yaşamsal zararlara yol açacaktır’ dediler.”
O günden bugüne, “çene suyuna çorba” yaparak zaman geçirenler; işin farkına varmak için, anlaşılan yine “tencerenin dibinin tutmasını” beklemişler!
Tek karelik tebessüm