DEMİŞ Kİ İsmet Özel çıktığı yolda yürüken:
“Ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.”
Diyor ki şimdi İsmet Özel:
“Kısaltılması AKP olan partinin aslında ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ değil ‘arkası karanlık bir parti’ olduğunu söylemiştim. Bu karanlık yoğunlaşarak devam ediyor. Bugün Türkiye’de demokrasinin ‘d’sinden bahsedilemez.”
Ey muhafazakâr demokratlar...
Ya da kendini her ne şekilde olursa olsun tanımlayan AKP’li dostlar:
İsmet Özel’i duydunuz mu ve daha önemlisi ne dediğini anladınız mı?
* * *
Söylemesi “umutların üzerine mart karı yağdıracak” olsa da, sanmam.
İktidar bir ateş.
Sardığı yüreği kavurmadan bırakmayan bir ateş.
O nedenle anlamayacaklardır.
Adam yazmış:
“Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum kökten dallara yürüyen sular gibi yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir dağların esmer ve yaban telaşından kurtula diye torna tezgahlarında demir.”
* * *
Satırlar bugüne ait değil.
Yıl 1968.
İsmet Özel, o zaman yazmış bunu:
“Yürüyorum
azarlanıyorum fışkıran başaklarla
iki bomba gibi taşıyorum koltuğumdaki bir çift somunu
hurdahaş bir sancıyla geçiyorum badem çiçekleri altından
gözlerim nemli değil.
gözlerim namlu.”
Şiirin adı:
Aynı adam.
Yıl 1968, yıl 2011.
İsmet Özel...
Aynı adam!