Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ANAYASA Mahkemesi, Adalet Partisi’nin dağılmış sayılarak, hukuki varlığının sona erdiğine karar vermiş.
Bu Adalet Partisi, eski Adalet Partisi değil ama olsun.
Yine de içimde bir yerler acıdı.
Çünkü Adalet Partisi...
Benim partimdi.
1970’in fırtınalı yıllarında, henüz 16-17 yaşlarında genç bir adamken memleketin haline dertlenmiş, çözümün ise ancak “aklı başında” siyaset yaparak sağlanabileceğine inanmıştım.
Bir süre, parti aradım kendime.
Allah ve o günlerimin tanığı olanlar biliyor, önceliğim CHP’den yanaydı ama kendimce perdenin arkasını görmeye çalışıyor, Akşam Ticaret Lisesi’ne giderken vapurda Yeni Ortam ve Tercüman gazetelerini okuyor, “sağ ile sol” veya daha doğrusu “CHP ile AP” arasındaki farkı anlamaya çalışıyordum.
Sonunda “bazılarının hâlâ anlayamadığı” gerçeği kavradım.
İkisinin arasında çok ciddi bir fark yoktu!
AP daha dingindi.
CHP’de ise kavga gürültü gırla gidiyordu.
* * *
Biraz da kaderin cilveleri etkili olunca, 1975 yılında Adalet Partisi’ne kaydımı yaptırdım.
İki yıl boyunca, okuldan çıktıktan sonra Tepecik’teki bir başka okula gittim. İsmet Uç’un kahvesinde her gece “siyaset öğrenmeye” devam ettim.
Bu arada ilçe ve il delegesi seçildim.
1977 yılında, henüz 21 yaşında iken Adalet Partisi İzmir İl Yönetim Kurulu’na girdim.
Bugünkü gibi 40 -50 kişi değildi yönetim kurulları, sadece 15 kişiydik.
Hayri Yorgancıoğlu, il başkanıydı.
Daha kimler, kimler vardı?
Beliğ Beler, Süleyman Özçalışkan, Tacettin Hiçyılmaz, rahmetli Şükrü Akkan (Atıl Akkan’ın babası)
Çoğu babam, hatta dedem yaşındaydı.
Ve çok şey öğrendim onlardan.
1978 yılında, Hayri Yorgancıoğlu, Tacettin Hiçyılmaz ile rahmetli Kemal Serdaroğlu ve Halil Ünalp’ın kıran kırana yarıştığı il kongresi; gerçekten müthiş bir siyaset deneyimiydi benim için. Seçimi kazanmak ise elbet büyük keyifti.
Derken 12 Eylül geldi, 24 yaşında “beş yıl siyasi yasağa” mahkûm oldum!
Ondan sonra hiçbir partiye girip çıkmadım.
Belki de koca Türkiye’de, son partisi AP olan, sadece ben kaldım!


BJK’mi, BCK mi?
İZMİR’İN cadde ve bulvarlarındaki elektrik direklerinde sallanan bayrakların üzerindeki yazı dikkatimi çekti:
“Uluslararası İzmir Cimnastik Festivali”
Aziz -ül Lûgat veya başka bir kaynağı bilmem ama bilirim ki, Türk Dil Kurumu’na göre lafın doğrusu...
“Jimnastik” olmalıydı.
Biraz araştırdım.
İzmir Büyükşehir Belediyesi düzenlediği etkinliğin sportif patronu ile uyum içindeydi.
Çünkü bu sporun federasyonu da namını...
“Türkiye Cimnastik Fedarasyonu” diye ilân etmişti.
Şimdi gelin de, çıkın işin içinden.
Jimnastik mi?
Cimnastik mi?
Asıl önemlisi...
100 küsur yıllık Beşiktaş Jimnastik Kulübü, BCK mi olmalı, BJK olarak devam mı etmeli?

Tek karelik önlem

AP’ye veda...