Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

EGE Sanayici ve İşadamları dergisinin son sayısında Aziz Kocaoğlu ile Taha Aksoy’a, bazılarının yanıtını sizlerin de merak edeceğini sandığım sorular yöneltilmiş.
Kocaoğlu’nun aslan, Aksoy’un yengeç burcu olduğunu daha meraklılar için, öncelikle aktardıktan sonra, ilk kritik soruya geçelim:
- Başkanlık sizin için ne ifade ediyor?
Aziz Bey kısaca “sorumluluk” demiş, Taha Bey’in yanıtı “güç” olmuş.
Bu durumda, iddiası güçlü tarafın Taha Aksoy olduğu sonucunu çıkarmak mümkün.
Ne var ki, soru “Hayat felsefem, diyebileceğiniz cümle nedir?” sorusuna gelince, roller değişiyor.
Çünkü Kocaoğlu, “Hiçbir şeye cesaret etmeyen, hiçbir şey için umut beslemesin” diyor; Aksoy ise:
“Öldüğümde beni tanıyanlar, içtenlikle ‘iyi insandı’ desinler.”
Kocaoğlu’nun en çok “vesaire”, Aksoy’un “ondan sonra” sözcülerini kullandığını belirttikten sonra, sıra “Pişmanlık duyduğunuz şey?” sorusuna gelince; Kocaoğlu, “Geçmiş yerine hep geleceğe baktığım için, pişmanlık” gibi, her kapıya çıkan bir yanıt verirken, Taha Aksoy somut şeyler söylemiş:
“Hızlı okuma ve on parmak klavye kullanma eğitimlerini almamış olmam.”
* * *
“Kendinizde en çok neyi eleştirirsiniz?” sorusu, yine Kocaoğlu’nun bastırmaya çalıştığı duygularını açığa çıkarmış anlaşılan:
“Bazen ‘Bu kadar dürüst olmak zorunda mıyım’ diye düşünüyorum ama sonrasında bunun herkeste olması gereken bir meziyet olduğunu hatırlıyorum.”
Aksoy yine açık ve net:
Zaman baskısı iç dünyamda bazen dayanmakta zorlandığım bir gerilim yaratıyor.”
Küçük bir bilgi daha verelim.
Taha Aksoy renklerden “kırmızı ile beyaza” vurgun, Aziz Kocaoğlu, “lacivert, kahverengi ve siyahı” tercih ediyor.
Ve nihayet, “Görünüşünüzle ilgili sevmediğiniz bir şey var mı?” sorusuna, ikisi de aynı yanıtı vermiş:
“Hayır.”
Olmadı işte.
Şimdi birileri çıkıp, “Bunların ikisi de kendini beğenmiş” derse.
Ne diyeceksiniz?



Dil belası!
AHMET Hakan geçen gün “CHP’nin kadim sorunlarını” 10 madde halinde sıralamıştı. Hepsini merak eden, 26 Şubat tarihli Hürriyet Gazetesi’nde okuyabilir.
Ben sadece birbiriyle bağlantılı, iki tanesi üzerinde duracağım:
- En konuşmaları gerektiği zamanlarda susuyorlar... En susmaları gerektiği zamanda konuşuyorlar...
- Uzun anlatıyorlar... Sıkıcı oluyorlar... Yorucu oluyorlar...
Doğru.
Hele de içi boş ise uzun laf kadar, insana azap veren başka bir eziyet zor bulunur.
Üstelik bu sorun yalnızca CHP’nin değil, bilumum siyaset erbabının en temel sorunu.
Her ne hikmetse...
En iyi konuşmanın, aslında en kısa konuşma olduğunu bilmiyorlar.
Bilenler ise kürsünün büyüsü ile mikrofonun cazibesine kapılıp, bu gerçeği unutuyor ve belki de karşılarında baygınlık geçirenleri, keyiften mest olmuş gibi görüyorlar!


Tek karelik hayaller

Adaylara sorular


Lyon / FRANSA