Ne güzel yemeklerimiz ve bu güzel yemeklerin ne güzel adları var memleketimde. İşte bunlardan biri: Ebem Köftesi!
Instagram’da gördüm ‘Ebem Köftesi’ni ve soluğu Ulubey 1957 Unlu Mamuller’de aldım. Telefonunu aşağıda yazacağım ama, kabaca yeni adliyeye yakın bir yerde burası.
İçeriye biraz çekinceli girdim. Unlu mamuller satan bi yerle köfteyi bağdaştıramadım doğrusu. Fakat, her şeyin görüntü olmadığını; sıcak, içten bir ‘hoş geldiniz’in etkisini unutmuşum.
Öyle güleç, ölye samimi karşılandık ki, iletişim derslerine feyz olur bu karşılama. İçeri adımımızı atar atmaz Naile Aka Hanım’la yüz yüze geldik. Dedim ya, biraz çekinceli olduğumuzu anlamış olacak ki, “Buyurun hoş geldiniz” derken, aslında “Biliyorum ben sizin aradığınızı” der gibiydi.
Lafı uzatmadık, “Ebem Köftesi tatmaya geldik” dedik. Bir muhabbet ki sormayın...
Nenelerimiz yaparmış...
Geçti hemen tezgâhın başına. Önceden korkuttuğu, yani yağsız tavada mühürlediği köftelerini çıkardı buzdolabından. Anlattı neden böyle yaptığını da. “Günlük yapıyorum köftelerimi, böyle tavada accık korkutuyorum ki, sonra yağda kızartırken çok yağ çekmesin içine...” Kıyma, soğan, maydanoz, tuz ve karabiberden oluşuyor köfte. Biraz da un konuyormuş içine. “Uşak Ulubey’de eskiler yapar bunu. Nenelerimiz, büyüklerimiz gençler çalışırken, oturdukları yerden yaparmış bu köfteyi” diye anlatıyor Naile Hanım. Bi yandan da Ebem Köftesi’nin nasıl yeneceğiyle ilgili ipucu veriyor... “Accık tuz karabiber karışımına banceksiniz, yoğurt da iyi gider yanında” diyor. Ve işte servis geliyor masamıza... Tıpkı Naile Hanım’ın anlattığı gibi yapıyorum, karabiber tuz karışımına banıyorum Ebem Köftemi. Sevgili arkadaşlar, köfteyle birlikte bu karışımın damakta bıraktığı tat, tek kelimeyle müthiş!
Kabaklı döndürme!
Naile Hanım Uşak’tan, Ulubey’den o kadar güzel ve gözleri parıldayarak bahsediyor ki, ben olsam Uşak’ın tanıtımını ona yaptırırdım. O kadar yani!
Köfteleri yerken fırından gelen güzel kokuların peşine takılıyorum. Yine Uşak, Ulubey yöresine ait döndürme dedikleri bi çeşit börek pişiyor fırında. Eh gelmişken onun da tadına bakalım diyoruz. Biz Naile Hanım’la masamızda sohbet ederken kızı Müzeyyen Bağcı getiriyor döndürmelerimizi. Aslında dükkânın asıl işletmecisi Müzeyyen Hanım. Pek dükkân açmak yokmuş akıllarında. Çevrenin ısrarıyla olmuş biraz da. E iyi olmuş bence. Yoksa Ebem Köftesi ve şahane kabaklı döndürmeyi nerden bilecektik biz di mi ya!
Gelelim döndürmelere... Ispanaklı güzel, fakat kabaklı döndürme efsane. Bi de bize sıcak sıcak, tam fırından çıktığı an denk geldi ki, sormayın gitsin. Rahmetli annem de yapardı döndürme benzeri bir börek. Kabaklı döndürmeyi yediğimde, toprağı bol olsun annemi andım.
Zini hamursuzu...
Döndürmenin tadında kaybolmuşken Müzeyyen Hanım elinde baklava benzeri bi şeyle geldi. Naile Teyzem, “Bu da Ulubey’imize ait Zini Hamursuzu” diye ekledi. Zini Hamursuzu bir tatlı. Un, şeker, haşhaş ve tahinle yapılıyormuş. Çayla bi güzel gidiyor ki, döndürmenin üzerine, off ki ne of!
Birer çay daha içip hızlıca kalkıyoruz masamızdan. Biraz daha kalsak Naile Hanım beşer kilo daha ekleyip gönderecek bizi. Şaka bir yana, Uşak’ın bu kadar güzel lezzetleri olduğunu bilmiyordum. Artık benim eksiğim mi, yoksa Uşaklıların eksiği mi bu bilmem!
Bundan sonra şunu bilirim, Bayraklı’da Ulubey 1957 var. Orada da Uşak Ulubey lezzetleri mevcut, hem de Naile Teyzemin tatlı muhabbeti eşliğinde... Tel: 0232 344 04 50
BEN OLSAM...
Otizmli çocuklara yemek atölyesi açardım
Dünyanın en büyük başarısı nedir diye sorsanız bana, “İnsanın kendi ayakları üzerinde durabilmesidir” derim. Ayakları üzerinde durmayı sadece fiili anlamda söylemiyorum. Bi şekilde kendine yetebilmek, sözünü ettiğim... Peki her zaman yetebiliyor mu insan kendi kendine. Hayır! İşte tam da burada diyecek iki çift sözüm var.
Ülkemizde muhtelif engel gruplarında çok insan, çocuk var. Devlet birçok şeyi yapmaya çalışıyor, ama yeterli değil. Engellilerin en önemli sorunlarından biri de kendilerine yemek hazırlamak. Aslında ne kadar basit değil mi! Hayır, o kadar da basit değil bu iş. Örneğin, bir otizmli için hiç de kolay olmadığını biliyorum.
Mesela, ben bi yerel yönetici olsam; otizmli çocuklar için yemek yapma atölyeleri açardım. Basit şeylerle nasıl karınlarını doyurabileceklerini öğretirdim ki, yarın yalnız başına kaldıklarında en azından mutfakta kendi başlarının çaresine bakabilsinler. Ben olsam yapardım!
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024