Meslek büyüğüm bir ablam aradı geçen hafta. Yakın bir arkadaşlarının sahibi olduğu Peperino Pizza’nın 5 yıldır İtalyan mutfağını İzmir’de en iyi şekilde tanıtım ve temsiliyetinden ötürü ödül alacağını, ödülü de İtalyan Konsolosu Luigi Lanuzzi ve İtalyan Ticaret Odası Başkanı Pietro Alba’nın takdim edeceğini söyledi.
Bu vesile ile İtalyan peynirleri ve diğer yemekleri eşliğinde şarap tadımı olacağını ve beni de orada görmek istediğini iletti. Elbette ki davete icabet etmemek olmaz dedim ve akşam saat 19.30 gibi Narlıdere’de bulunan restorana gittim. Aslında kısa bir süre kalıp ayrılacaktım. Ama öyle olmadı.
Kapıdan içeri girer girmez buram buram pizza kokuları karşıladı önce, sonra da daveti bana ileten meslek büyüğüm ve restoran sahibi Gözde Veryeri Vago.
Ayak üstü bi merhabanın ardından, İtalyan şeflerin hazırladığı peynir şov, şık makarna ve rizotto sunumları şarap eşliğinde konuklara ikram edildi. İtiraf etmeliyim ilk yarım saat benim için çok sıradandı.
Ancak restoran sahibi hanımefendinin eşinin bir İtalyan olduğunu öğrenince ilgim biraz artmadı desem yalan olur. Bir iki dost ile sohbetinin ardından aslında burada bulunma sebebimiz olan restoranın, İtalya da filizlenip Türkiye de büyüyen bir aşkın eseri olduğunu öğrenmek beni da da şaşırttı.
Gözde Hanım ve sevgili eşi Luciano Vago, üniversitede tanışmışlar. Sonrası tam bir film gibi gelişmiş. Hani bi dizi vardı ya “İtalyan Damat” diye. Neredeyse oradaki gibi olmuş yaşananlar. Kız babası, olmaz demiş önce. E olacak elbet kız evi naz evi tabii.
Ama damat Luciano vazgeçmemiş, kayınpeder olmaz dedikçe o alttan almış. Öyle ki bizim İtalyan Damat kızı istemeye geldiğinde üzerindeki beyaz, gömlek heyecandan sırılsıklam olmuş. Olsun canım o kadar da, kız almak kolay mı bizden…
Ama sonunda almış kızı Luciano.
Ve işte “Peperino Pizza Restaurant” böyle bir “aşkla doğmuş.”
Bu şık ve leziz restoranın bütün malzemeleri İtalya’dan geliyor ve yemekleri de İtalyan şefler hazırlıyorlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde kapıdan içeriye giren şık bir bey dikkatimi çekiyor.
Enerjisiyle bütün konukları etkisi altına alıyor desem yanılmış olmam herhalde. Bu şık bey, hepimizin yakından tanıdığı Günaydın Et Restaurant’larının sahibi ünlü kasap Cüneyt Asan. Dedim ya içeri girer girmez ilgi odağı oluyor. Elleriyle pizzalar, salamlar ikram ediyor konuklara. Sonra da minik bir et gösterisi yapıyor. Kaşla göz arasında bir kuzu budunu kemiğinden ayırışını hayranlıkla izliyoruz.
Gecenin sonuna doğru Gözde- Luciano Vago çifti tek tek uğurluyorlar misafirlerini.
Kapıdan çıkıp giderken durup bakıyorum restorana ve konuklarını geçiren genç çifte.
Heey aşk sen nelere kadirsin demekten alamıyorum kendimi.
Elinize sağlık, her şey çok güzeldi, yolunuz açık olsun arkadaşlar.
Beştepeler ile balık konuştuk
İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği ile birlikte yürüttüğümüz, eğlenceli ve bir o kadar da verimli olduğunu düşündüğümüz, meslek okullarının aşçılık bölümleriyle olan balık muhabbetimiz tüm hızıyla sürüyor.
Geçen hafta Konak Beştepeler Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi aşçılık bölümü öğrencilerinin konuğuyduk.
Balık sohbetini yaparken genç arkadaşlarımızdan birkaçının balığı sevmediğini, kokusundan şikayet ettiğine kulak misafiri oldum. Ancak sunum bitip, örnek balık yemeğimizi Beştepeli arkadaşlarımızla yapmaya başladığımızda bu düşüncelerinden kurtulduklarını görmek beni pek keyiflendirdi.
Hele ki yemeğimiz hazırlanırken, balık sevmediğini dillendiren arkadaşlarımızdan biri, yaptığımız yemeği tattıktan sonra “bu yemeği kesinlikle ben de yapacağım, balığın hiç böyle olacağını düşünmemiştim” demesi ve tabağı sıyırması bütün sınıfı kahkahaya boğdu.
Gençlerle birlikte bu sohbeti yapmamıza, onlara bilgi ve birikimlerimizi aktarma fırsatı yaratan okul yönetimi ve öğretmenlerine, bizi şahane bir şekilde ağırlayan öğrenci arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim.
Yine geleceğiz arkadaşlar. Çağırırsanız tabii
Yemeğin biberini unuttuk
Geçen hafta İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği’nin desteği ile gerçekleştirdiğimiz balık sohbetlerinin ikinci okulu Konak Nevvar Salih İşgören Cumhuriyet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi idi.
Okula girişimizde Müdür Bey ve aşçılık bölümü öğretmenleri karşıladı bizi.
Çocukların hazırlıklarını tamamlamasının ardından sınıfa giriyoruz. Tam sunuma başlamak üzereyken, pastacılık bölümü öğrencilerinin bizim için yaptıkları şahane iki kekle birlikte sınıfa girmeleri hem ağzımızı hem de gönlümüzü tatlandırdığını söylemeliyim.
Biraz Ege, biraz İtalyan mutfağı konuşup, genç aşçı adaylarına balık ile ilgili bilgi ve deneyimlerimizi anlattıktan sonra sıra balık yemeği yapımına geliyor. Levrek pilaki yapmak üzere hazırlıklarımızı yapıyoruz.
Hararetle hem anlatıyor hem de hep birlikte yemeği hazırlıyoruz. Yemeğimiz pişiyor, demleniyor, tam tabaklanacakken genç aşçı arkadaşlarımdan biri “hocam biberi koymayı unuttuk” diyor.
O anda bütün sınıf hep beraber basıyoruz kahkahayı. Bizim pilaki eksik malzemeli oluyor, biberler de balığın yanına garnitür. Fakat balık lezzetinden bir şey kaybetmiyor.
Hayat herşeyi öğretiyor insana. Demek ki neymiş, pilaki bibersiz de olabiliyormuş.
Genç arkadaşlarıma, okul yönetimine, öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum.
Yolunuz açık olsun gençler.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024