İnsan bazen daralıyor. E dün biz de daraldık ve “çıkın bi hava alın” tavsiyelerine uyduk, eski dostum Seçkin ile...
Tabii bizim hava almalarımız öyle on dakika dolaş, sonra eve gel ile olmuyor. Hava almaya Bergama’ya oradan da Ayvalık’a gittik.
Sabah saat 9.00’da yola çıktığımızda bi fark ettik ki ikimiz de kahvaltı etmemişiz. Yoldan bişeyler alır yeriz diye düşünürken benim aklıma birden Bergama’da 70 küsur yıldır kahvaltı veren Eşref Amca geldi.
Yola çıktığımızda rota belli değildi. Kahvaltıya Bergama’ya gidelim, kararı alınınca belli olmuş oldu.
Sohbet ede ede vardık Bergama’ya. Çanakkale sapağından dönüp Bergama yoluna girdiğinizde yol sizi doğruca Eşref Taşkın’ın Yenigün Kahvaltı Salonu’na götürüyor. Google amcaya sorsanız o yardımcı oluyor.
İçeriye girdiğimizde Eşref Amca (Eşref Taşkın) karşılıyor bizi. Mermer masamıza oturur oturmaz hemen bal-kaymak, süt, peynir, ekmek geliyor masaya. Servisini hazırlarken biraz sohbet edelim istiyorum ama pek oralı olmuyor Eşref Amca. İşini büyük bir nezaket ve ciddiyetle yapıyor. Masamıza servis yapıldıktan sonra bir tabureye ilişiyor, oturuyor yanımıza.
“Ne var bunda bu kadar büyütülecek. Ben, 14 yaşından beri bu dükkanı her sabah saat 5.30’da açıyorum. Hiç sesim çıkmıyor” diyor.
Pazar günleri hariç her gün kahvaltı veriyor müşterilerine. Dedesi yoğurtçuymuş, babasından devralmış işini.
Eskiden peynirleri pek meşhurmuş Eşref Amca’nın ama şimdilerde yapamıyormuş. Kore’ye de gitmiş. Askerliğini orada yapmış. Kore Cumhurbaşkanı’ndan davet almış, misafir etmek istemişler Kore’de. Fakat o “İşler çok, bırakıp gidemedim” diyor.
Koreli bir çocukla çekilmiş fotoğrafını gösteriyor bize. O kadar mütevazi ki anlatamam. Dükkana gelen herkes kahvaltıdan sonra fotoğraf çekilmek istiyor, kimseyi kırmıyor. Sabırla herkesle ayrı ayrı fotğraf çektirip ilgileniyor.
Eşref Amca’yla vedalaşıp kendimizi Bergama’nın tarih kokan sokaklarına atıyoruz.
Ah çeke çeke eski evleri, konakları, köprüleri fotoğraflıyoruz.
Bir iki mekan daha takılıyor gözümüze, notlarımızı alıp Bergama’ya hoşça kal derken Eşref Amcamıza daha nice yıllar sıhhatle işinin başında olmayı diliyoruz…
Sağ ol, var ol Eşref Amca...
İsli midye, isli balık balık pastırması...
Bergama’dan Ayvalık’a doğru yola çıktığımızda asıl maksadımız Cunda’da kış kampı yapabileceğimiz yer var mı, yok mu ona bakmak, biraz iyot koklamak ve elbette farklı bir iki lezzetle tanışmaktı.
Öyle belli bir yere gitmiyorduk yani. Gerçi Tik Mustafa’ya otursak, gece de Ayvalık’ta kalsak mı diye de düşünmedik değil. Ama vazgeçtik sonra.
Ayvalık’ı yukarıdan seyretmeye bayılıyorum. Girişte bi on dakika eski evlerin çatılarını, denizi izledik çam ağaçlarının arasından. Sonra da yavaş yavaş Ayvalık’ın içinden Cunda’ya doğru ilerledik. Elbette sahilde biraz dolaştık . Tarihle bir olduk.
Tam bi meyhanenin önünden geçerken Seço’ya “Abi, geçen geldiğimizde telefonla tanıştığım ve farklı ürünler yapan bir arkadaş var Cunda’da gidelim mi yanına” dedim.
Tabir yerindeyse içerisi mis gibi is kokuyor. Çünkü, Fevzi Tavşan işleyen balık lokantasını ani bir kararla kapatıp lokantalara değişik meze ve balıklar hazırlayan imalathane açmış.
E iyi ki de açmış. Yoksa kendisinin yaptığı isli midye ve isli balıkların tadına bakamayacaktık. Hamsi, uskumru, palamut, midye ve somon işliyor dükkanında. Butik bir işyeri diyebiliriz Fevzi Usta’nın işletmesine. Stoklu çalışmıyor. Sipariş aldıkça taze taze hazırlıyor füme balıkları, isli midyeleri.
Biz geldiğimizde balık pastırma yapıyordu. Aslında imalathanesine pek misafir kabul etmiyormuş püf noktaları öğrenilmesin diye. “Siz buraya nadir gelenlerdensiniz” diyor. Sonra daha önce hazırlanmış balık pastırmasından tattırıyor. Tek kelimeyle bayılıyoruz. İsli midye ve uskumru için zaten söylenecek söz yok. Biraz püf noktası öğrenelim diye zorluyoruz Fevzi Usta’yı ama nafile. Ser verip sır vermiyor. Usta’nın müthiş lezzetlerinden satın alıp dükkandan ayrılıyoruz.
Bu minik gezinin tadı damağımızda “güzel İzmir’e” doğru koyuluyoruz yola...
Yine geleceğiz Fevzi Tavşan, bu sefer sahilde tadacağız mezelerini.
Ellerine sağlık...
(Ayvalık’a gittiğinizde almak isterseniz 0 533 432 06 32)
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024