Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Ben Kuşadası’nı sevdiğimde daha apartmanlar yoktu. Şehrin ortasından otoban köprüsü geçmiyordu. Güvercinada bakirdi, sevgililerin gizli gizli öpücük aldıkları bi yerdi.
Kuşadası çok sakindi, ya da ben çok sessizdim. Henüz çalışma hayatına atıldığım yıllarda yağmurlu havalarda yalnız başıma gider, denize yakın bi’ restorana çöker, iki kadeh parlatmayı pek severdim. Yağmur sesi, dalgaların kayalarla sarılması dinlendirirdi beni.
Geçen hafta bi’ iş için gittim Kuşadası’na. Sahilde dolanırken bunları düşündüm.
Eşimle gizli gizli adaya gelişlerimiz geldi aklıma. Sessiz sessiz gülümsedim o günlere. Sonra baktım hava kapalı, yağmur da çiseliyor ufaktan, “Eee hadi Fedo yine sessizliğin sesini dinle” deyip, manzarası enfes bi yere attım kendimi.
İçeri girerken “Tarihi Çınar Balık Restoran” adını gördüm önce. Ne yalan söyleyeyim son dönemde heryerde “meşhur” lafı görmekten gözlerim yorulmuşken, “tarihi” kelimesi sıradan geldi önce.

Haberin Devamı

Önce et restoranıymış

Fakat içeri girip meze dolabının önünden geçerken “tarihi” kelimesinin içinin boş olmadığının farkına vardım. Ben diyeyim otuz, siz deyin elli çeşit meze var. Bunlara ara sıcakları da eklediğinizde, tatmaya kalksanız bir hafta masada oturmanız lazım. Bu arada gördüğüm bütün mezelerin tamamı restoranda yapılıyor.
İnanın bu kadar çok mezeyi en son Çanakkale Yalova Restoran’da görmüştüm. Manzara o kadar güzeldi ki, bir ara masayı meze dolabının önüne mi istesem diye düşünmedim değil. Zor ayrıldım bu güzel manzaradan ve alabildiğine deniz gören, aynı yıllar öncesinde olduğu gibi, yağmurun cama vurduğu keyifli bir masaya oturdum.
1976 yılında önce et restoranı olarak kurulmuş burası. 2000 yılında tamamen balık restoranına döndürmüşler. İyi ki de balığa dönmüşler yoksa bu kadar enfes mezeyi nerde yerdik di mi?
Ve işte yine eskisi gibi yağmur, deniz ve ben yalnızız. Gelen garson arkadaşıma, girerken gözüme kestirdiğim kalamar dolma, ahtapot tandır, ot tabağı, deniz mahsüllü patlıcan, poçero ve çok merak ettiğim orkinos füme sipariş ediyorum.
Masa 10 dakika içinde bir lezzet bahçesine dönüveriyor. Tüm mezeler bi yana deniz mahsüllü patlıcana bayıldım. Ayrıca orkinos füme de başarılı. Kalamar dolma için yorum yapmayacağım. Gidin, tadın, yorumu siz yapın bence.

Haberin Devamı

Deniz güzeliyle göz göze

Yağmur ve eşsiz deniz manzarası yine eskisi gibi. Toprak kokusu geliyor pencerenin bi köşesinden. Bu kokuyla zaman yolculuğuna çıkıyorum. Dalgaların kayalarla sarılmasını izliyorum. Huzurluyum, pek keyifliyim.
Bu keyfin üzerine, girerken göz göze gelip anlaştığımız bir “deniz güzeli”, şahane bi mercan geliyor önüme. Ee bu keyfi taçlandırmak gerek deyip bi kadehcik parlatıyorum elbet.
Suyunda, inci gibi bi’ mercan balığı, yağmur ve günbatımı keyfime keyif katarken kalkma zamanı geliyor. Tam hesabı isteyip ayrılacakken “tatlınız efendim” diye önüme gelen kireçte kabağı görünce hayır diyemiyorum. Üzerinde kaymakla servis edilen kireçte kabağa resmen aşık oluyorum, ki benim pek tatlıyla aram yoktur. Rahmetli annem yapardı. Annemin tatlısı kadar olmasa da, harika bir tatlı olduğunu söylemeliyim. Ağız tadıyla tarihi Çınar Balık Restoran’dan ayrılırken, aklım deneyemediğim mezelerde, ruhum Kuşadası’nda evin yolunu tutuyorum.
Bu kadar hoş, bu kadar lezzetli mezeleri, eşsiz manzarasıyla bizlere sunan restoran işletmecilerine ve elleri lezzet kokan ustalarına teşekkürler…
Tel: 0256 618 18 48

Haberin Devamı

Kemeraltı’nı masal anlatır gibi aydınlatırdım…

Güzel İzmir’in kalbidir Kemeraltı. Fakat bu kalp gece olduğunda durur. Akşam saat sekizden sonra in cin top atar. Keşke geceleri de atsa bu güzel kalp. Keşke ışıl ışıl olsa her yeri.
Mesela ben olsam;
Kemeraltı’nı şık, tarihi mekanlarını ortaya çıkaran ve aynı zamanda gece de yaşanan bir hale getirmek için ışıklandırırdım. Bunu yaparken de sadece sokak aydınlatması olarak değil, çarşıyı bir bütün düşünüp, gezen insanlara masal anlatır gibi aydınlatırdım.
Yani ben olsam yapardım…