Son üç aydır oğlumun eğitimi için Balçova ve Narlıdere’ye gide gele neredeyse memleket değiştirdim. Bu geliş gidişlerde esnasında ve oğlum dersteyken çevrede dolanıp lezzet avcılığı yapmaya da çalışıyorum. Ama bu kısa zaman diliminde öyle güzel bir yere rastgelmedim diye düşünürken, imdadıma Bölge Temsilcim Engin Uğur Ağır yetişti.
Gazetede bir sohbet esnasında “Vouge” diye bir mekandan söz etti. Bir iş toplantısında mekan sahibi Berk (Uysal) Bey ile tanışmışlar. Benim sohbetim de geçince Berk Bey benimle tanışmak istemiş. Ben Balçova falan diye anlatırken Engin Abi de “seni bekliyorlar, ben de merak ediyorum fikrini, dilersen bi git” deyince. Davete icabet boynumuzun borcu deyip düştük yollara.
Balçova’da Palmiye Alışveriş Merkezi’nin başlangıç noktasında Vouge...
Girişin hemen önünde bulunan devasa Vouge logosunu görmemek imkansız. İçeriye girdiğinizde son derece ferah, basit bir ortam karşılıyor sizi.
Garsonların kıyafetleri yıkılıyor. Askılı pantolon, beyaz gömlek, şık bir önlük ve tarz bir şapka ile tamamlanmış şahane bir görünüm.
Bizi karşılayan garson arkadaşımıza “Berk Bey...” diyemeden geç patron soluğu yanımızda alıyor.
Ayaküstü kısa bir tanışmanın ardından son derece rahat bir oturma grubuna geçiyoruz. Her sohbette olduğu üzere biraz memleket muhabbeti yapıyoruz tabii...
Ankaralı, Berk Uysal. Amcası ve babası da eski işletmecilerden. Yabancı değil yani yaptığı işe. Keyifle yaptığı da belli işini.
Vouge Lounge, İzmir’i açmadan önce çok ciddi bir araştırma süreci olmuş. Şehri en ince ayrıntısıyla incelemiş. Üzerinde oturduğumuz oturma grubunun şekli, yüksekliği, sırt açısı için bile günlerce çalışmışlar.
“Sehpa boyunu öyle bir ayarladık ki müşterimiz yemeğini rahat rahat burada yiyebilir, keyifle sohbetini yapabilir” diyor Berk. Valla şu dakikaya kadar kesinlikle doğru söylediğine ikna oldum. Çünkü bu durumu yaşıyorum.
Sohbet derinleşirken masamıza başı bandanalı, beyazlar içinde, son derece kendinden emin, güleç yüzlü bir genç geliyor. “Ben Şahap Şeren efendim, Vouge baş aşçısıyım hoşgeldiniz.”
Adam aşçı değil, enerji küpü maşallah. Öyle heyecanlı ki mesleğe daha dün başladı zannedersiniz. Restorandaki her şey ondan soruluyor.
Sohbetimiz boyunca hiçbir isteğimize hayır demiyor. “E Şahap çiğ köfte istese bi müşteri şimdi...” diyecek oluyorum. “Abi ben Urfalıyım, şeref duyarım. Hatta şu anda dolabımda malzemem hazır hemen yapabilirim” diyor. Ve bunu bize özel değil tüm “misafirleri” için yapacağını söylüyor. Şahap Şef ile sohbet ederken bi yandan da mönüye göz gezdiriyorum, inanın yok yok. Bir makarna servisleri, hamburger sunumları var enfes.
Biz sohbet ederken yan masada oturan hanımefendi gözüme ilişiyor. Önüne gelen hamburger tepsisi açılınca içinden çıkan dumanlar, görüntü öyle keyflendiriyorki kendisini, hanımefendinin gözlerindeki ışığı oturduğum yerden görebiliyorum. Yani demem o ki ödediğiniz karşılığını alıyorsunuz.
Benim gözler felfecir okurken masalarda, Şahap Şef “sizin için ne hazırlamamı istersiniz?” diye soruyor.
“Kırmızı et desem ve şef kendi keyfince pişirse” diyorum ve başka da bir şey
Sonra ne mi oluyor? Neler olmuyor ki...
***
Önce “rakı soslu” tereyağında ciğer geliyor. Porsiyonuyla, tereyağıyla, soğanıyla hakkı verilmiş bir özel yemek. Son dönemde özel diyebileceğim üç ciğer yemeğinden biridir benim için.
Birincisi Edirne’deki Ciğerci Aydın, ikincisi Milas Sanayi’deki Ciğerci Mehmet Ali ve Oğlunun yeri, üçüncüsü de Şahap Şef’in rakı soslu ciğeri.....
Ciğerin keyfi damaklarımızda süzülürken masaya yine çok ihtişamlı ama bir o kadarda yaratıcı bir sunumla etler geliyor.
Pirzola, patlıcan- peynir sosuyla doldurulmuş köfte ve biftek. Tam suyunda, içi pembe pembe pişmiş etlerimizin. Yurtdışından özel olarak getirttikleri dana kürek kemiği üzerinde sunuyorlar. Basit ama çok ihtişamlı ve şık durduğunu söylemeliyim.
Bu arada biz gelen etin kokusuna dalmış giderken, etin yanına öyle güzel bir karışık ot kavurması tabağı geliyor ki, tabağın zarafetinden yemeğe kıyamıyoruz neredeyse. Elbette bu zarafete bir kadehte kırmızı şarap eşlik ediyor.
Tüm bunlar yaşanırken zaman zaman muhabbette kopukluklar oluyor. Malum söz bitiyor yemek başlıyor.
Her Türk evladı gibi etten önce bi parça ekmeğe gidiyor elim, sıcacık ve minnacık ekmekleri pek seviyorum. Hazır mı alıyorsunuz diyorum, Şef bi Urfalı bakışı atıyor, anlıyorum ki kendileri yapıyorlar.
Berk Bey’e “evet çok güzel her şey, peki bunu korumak zor olmayacak mı?”
Kısaca diyor ki patron “Bir kere etlerimiz Balıkesir’den, her daim aynı yerden. Onun dışında burada kesinlikle dondurulmuş ürün yok, kullanmıyoruz. Alışverişi bizzat ben veya amcam yapıyoruz ama en önemlisi Şahap Şefimiz bu sürecin tam ortasında yer alıyor.”
***
Bizim tercihimiz kırmızı et oldu o gün, ancak siz deniz ürünleri de tercih edebilirsiniz. Dediğim gibi mönü çok zengin.
Vouge Lounge’de kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği var. Ve hepsi de alakart.
Ayrıca mekanda akşam saat 20.00 gibi profesyonel Dj’lerce 80’ler müzikleri, saat 21.00 sonrası house music yapılıyor.
Her yemek sofrasının olmazsa olmazı siyasette yapıyoruz elbette. Tam hararetli hararetli konuşuyoruz, tadımız kaçacak gibi olurken kocaman bir tatlı tabağı gökten düşer gibi düşüyor masaya. “Ee” diyor Berk Bey “Tatlı yiyelim tatlı konuşalım.”
Muhabbeti tatlıya bağlıyor anlayacağınız.
Usta öyle bir tabak hazırlamış ki tatlı dolabını indirmiş tabağa neredeyse.
Fakat öyle bir profiterol yapmış, öyle bir profiterol yapmış...
Offf anlatmaya dilim varmıyor. Ben bu kadar tazesini İnci’de yemedim desem yeridir.
Dudağımın kenarından çikolata kalıntılarını silerken aniden gerçek dünyaya dönüyorum.
“Eyvah, derneğin yönetim toplantısını unuttum!” diyerek hemen kalkmam lazım diyorum.
Ben böyle derken Berk takılıyor “Abi gördün mü bak, nasıl rahat bir mekan, lezzetli yemekler yapmışız aklın gitti değil mi?”
E yalan da değil hani.
Yolunuz açık olsun. İzmir’e de hayırlı olsun.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024