Geçen hafta sonu muhteşem oldu. Epeydir takibimde olan bir şenliğe katıldım: Alaşehir 1. Üzüm Festivali... Biliyorsunuz, şehirlerde, beldelerde yapılan her türlü etkinliği destekliyorum. Her etkinlik, o yerin potansiyelini, enerjisini ortaya çıkarmakla kalmıyor, şehre ciddi bir ekonomi de sağlıyor. Bu anlamda Alaşehir Belediye Başkanı Ali Uçak başta olmak üzere, tüm yöneticileri tebrik ediyorum.
Şimdi gelelim festivale... Organizasyonun startı, Alaşehir’i yukarıdan gören Top Tepe’den verildi.
Yörenin hünerli hanımlarının ürettiği üzümlerin kullanıldığı yemek yarışması eğlenceli ve çok lezzetliydi. Tatlılar, dolmalar; neler vardı neler. Bir jürimiz vardı ki, tek kelimeyle ordu! Ordu diyorum, çünkü her birinin İnstagram takipçisi onbinlerden oluşuyor.
Kimler mi vardı? @gezginkereviz, @celalarpat, @gurmecanlar, @gurme_izmir, @yemekle_bitmez, @sosyalyiyiciler...
Jürimiz, üzüm kullanılarak yapılan yemekleri seçmekte gerçekten çok zorlandı. Hatta imkân olsa herkesi birinci ilan etmeyi bile düşündüler. Yemeklerin tamamı birbirinden lezzetli ve yaratıcıydı.
Yarışma ve Toptepe’deki etkinlikten sonra akşamki konser öncesi Alaşehir Belediyesi’nin misafirperverliğinde, eğlenceli ve kalabalık (ordu biliyorsunuz) ekibimizle müthiş bir tura çıktık. Önce, Alaşehir’in sadece üzümden ibaret olmadığını, efsane yemekleri de olduğunu gördük. İlçeye özgü bir tat olan ‘Alaşehir Kapama’ ilk yemeğimizdi. Sevgili dükkân dostları, sadece bu efsane yemek için bile bu güzel şehre gidilir. Benden söylemesi...
Geleneksel yemeğin tadımını yaptıktan sonra şehir içinde biraz dolaştık. Ee işimiz gereği sokaklarda gördüğümüz güzel şeylerin tadına baktık elbette. Çok olmasa da ucundan kıyısından bir iki turşu denedik. Pek beğendik. Hatta öyle ki, bir düğüne bile rastgeldik. Keşkek, kavurma ve tas kebabı, buraların düğün yemeklerinden. Hiç lafı evirip çevirmeyeyim, düğünde de bir iki bi şey atıştırdık. Hele bir çabuk turşu ve keşkek vardı ki, dillere destan. Ömrümde bu kadar güzel çabuk turşu yemedim.
Kelle paça için
Dedim ya, Alaşehir’in lezzetlerini yerinde test edeceğiz. İkinci durağımız Alaşehir Bolu Özler Lokantası oluyor. Tas kebabı, kâğıtta kuzu eti ve dana eti kullanarak yaptıkları bir et tattık ki, efsaneydi. Bi ara biz tadım yaparken ustaların fısıltısı geldi kulağıma: “Kelle paça çorba içmeden gitmeyin.” Diğer arkadaşlardan gizli, kelle paça çorbasından da tadıyorum. Size Alaşehir’e sadece kapama için gidilir demiştim ya, bu çorba için de gidilir. Tadımı abartmadan turumuza devam ediyoruz. Akşam Top Tepe’de toplu yemek var. Güzel bir gece ve muhteşem Alaşehir manzarasının ardından otelin yakınlarındaki Cansu Pastanesi’nde bir de tahinli dondurmamızı yedikten sonra yeni güne hazırlanmak için derin bir uyku çekiyoruz.
Sabah erken saatte herkes uykudayken Bolu Özler Lokantası’nın tadı damağımda kalan kelle paça çorbasını içmek için aşağıya iniyorum ki, bir de ne göreyim... Bütün ekip lokantada. Güne şahane çorbayla başlayıp soluğu Alaşehir’in uçsuz bucaksız bağlarında alıyoruz. Üzüm toplamak hep kolay gelmiştir bana. Öyle olmadığını bizzat yaşayarak öğreniyorum. Çay, kahve sohbeti epey sürüyor bağ evinde.
‘Philadelphia’ adı
Görev bizi bekler deyip başka lezzetlerin peşine düşüyoruz. Ekip arkadaşlarımızdan @yemekle_bitmez, “Sizi bir kiliseye götüreceğim ve çok şaşıracaksınız” deyince, büyük bir merakla şehrin içinde tarihi bir mekâna geliyoruz. Burası eski bir kilise. Hristiyanların hacı olmaları için gelmek zorunda oldukları ‘Philadelpheia St Jean Kilisesi’... Gerçekten muhteşem bir yer. Ancak orada öğreniyoruz ki, ABD’nin Philadelphia şehri ismini buradan alıyor. Anadolu’nun dünya medeniyetlerinin beşiği olduğunu bir kez daha beynimize kazıyoruz.
Bu şahane tarihi yapıdan ayrılırken ben ve bizim @gurmecanlar’ın, her daim olduğu gibi midesi kazınıyor.
Alaşehir’e gelmişken ‘kesikli pide’ yemeden dönmeyelim deyip Örnek Pide Salonu’nda alıyoruz soluğu. Klasik pidenin üçte biri kadar genişlikteki, kapalı veya açık yapılan pide bizi mest ediyor resmen. Pidecide tatma işini bırakıp bayağı yumuluyoruz kesikli pidelere.
Üzerine de yan dükkândan tulumba tatlıları geliyor, çaylar içiliyor ve hep bir ağızdan “Bi daha gelelim Alaşehir’e” diyoruz.
Değerli dükkân dostları, bu ara tam zamanıdır; gidin, gezin, yiyin, için Alaşehir’de.
Son olarak, dilerim bu ve buna benzer festivaller bütün şehirlerimize örnek olur, tüm yıla yayılır. Emeği geçenlere teşekkürler...
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024