Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Sevgili dostlarım, çok gezenti biri olarak Güzel İzmir’e dair bir iki tespitim var.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iki uygulamasını çok beğendiğimi ve bu uygulamaların artmasını ve daha da ileriye götürülmesini dilerim. Birincisi, Kordon’da hepimizin gözünün önünde duran, Alsancak Vapur İskelesi karşısındaki tuvalet. Bana göre gelişmiş şehirlerin en büyük ihtiyaçlarından biridir. Fakat tuvaleti oraya inşa etmekten çok, onu temiz tutmak çok çok daha ehvendir. Belediyenin yaptığı bu tuvalet, tamamen otomatik! İçeride işiniz bittiğinde kapı otomatik olarak kapanıp kendi kendini tamamen dezenfekte ediyor. Bildiğim kadarı ile halen iki adet otomatik tuvalet var İzmir’de. Biri Kordon’da, diğeri de Kent Ormanı Engelliler Parkı’nda.

Haberin Devamı

İkinci güzel uygulama ise Grand Büfe’ler. Yenilenen sahil bandının muhtelif yerlerine yerleştirilen şık büfeler, günün keyfini çıkaran insanlara soğuk ve sıcak içeceklerle birlikte, minik minik atıştırmalıklarda sunuyor. Bir de Emniyet Müdürlüğü ile bir işbirliği yapıp, akşamları sahil bandında yaya yollarında, bisiklet yollarında tehlike saçan motorcular için önlem alınsa gerçekten her şey çok daha güzel olacak.

Bu hafta Edirne’den bi lezzet ‘Ciğerci Aydın’

Bu ara leyleği havada gördüm galiba. Bi Aydın, bi Kuşadası, Kirazlı derken bu sefer de memleketin en batısı Edirne’de aldım soluğu.

Memleket yarısı benim için Edirne. Severim hem de pek severim. Tarihi yapıları, güzellikleri bi yana, insanını çok severim. Tıpkı İzmir gibi, Çanakkale gibi uzun sürmez muhabbet kurmak. Öyle taksilerine bindiğinizde sizi kilometrelerce dolaştırıp gideceğiniz yere götürmezler.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne iki alkış

Sabah sabah lakerda!

Daha önce kamp arkadaşım Seçkin İyener ile birlikte geçen kış bi araba almak için gitmiştim. Edirne’nin soğuğundan bihaber iki İzmirli çarşıda acayip üşümüştük. Apar topar eldiven, kaşkol almamız ve buna kahkahalarla gülüşümüz dün gibi aklımda. Sonra etrafı gezerken gördüğümüz balıkçının fotoğraflarını çekerken sabahın saat 10’unda ikram edilen çayın kokusu hâlâ burnumda. Hele hele muhabbetin ilerleyen bölümünde sabah sabah lakerda tadışımız, “Te rakısız kalmayın be ya” deyip bize balıkçıda rakı hediye edilmesi ise tam bir şok!

Haberin Devamı

İşte yine bu muhabbeti bol insanların şehri Edirne’deyim. Şimdi eski dostları ziyaret edecek kadar vaktim yok. Onun için hızlıca bi ciğerci bulup meşhur Edirne Ciğeri’nin tadına bakacağız.

Çarşı içinde bir iki esnafa soruyorum, en güzel ciğeri kim yapar diye. Verilen cevaplara göre de mekâna gideceğiz.

Açık söylemeliyim kime sorduysam, ağız birliği etmişçesine Ciğerci Aydın’dan başkasını söylemediler. Bu arada, İzmir’de bir iki yerde Edirne Ciğeri yemişliğim vardı. Ne farkı olabilirdi ki yediklerimden diyerek tuttum Ciğerci Aydın’ın yolunu. Birincisi, daha dükkânı karşıdan görür görmez yan dükkânların neredeyse boş olduğu dikkatimi çekti. Biraz şaşırmış bi halde çöktük ilk gördüğümüz masaya. Hızlıca ciğerimizi sipariş ettik. Yanına da birer cacık söyledik. Siparişi aldıkları kadar servis de çok hızlı.

Bi porsiyon geldiği gibi bitti

Ciğerden önce masaya Edirne ve civarının meşhur acılı garnitürü, kuru biber kızartması ve çok hafif kızartılıp sirkelenmiş yeşil biberi geldi. Biz bunları görünce ciğerden vazgeçtik neredeyse. Bi kere kuru biber kızartması çok güzel. Sirkeli yeşil biberi ise başka bi şey. Acı ama bi o kadar da tatlı, acılı kırmızı biber sosu ise hakkaten çok şahane!

Haberin Devamı

Bi cacık, bi yeşil biber, bi kuru biber derken garson elinde dolu dolu ciğerlerle göründü.

İlk çatalı batırıp lokmayı ağzıma götürdüğümde, yediğim ciğerin İzmir’de yediklerimden çok farklı olduğunu anladım. İçine neredeyse hiç yağ çekmemiş. Hafif kıtır, kıvamında, ama ciğerin lezzetini en güzel şekilde damakta hissedeceğiniz bir lezzet. Birer porsiyon geldiği gibi bitti! İkincileri söylerken garsonun yüzündeki emin tavrı görmeliydiniz. “Edirne be ya burası, yapıyoz biz bu ciğeri” der gibiydi. İkinci porsiyonları da mideye indirdikten sonra esnafın neden Ciğerci Aydın’ı önerdiğini anlamış olduk. Baştan söyleyeyim, normalde 20-25 dakika sıra beklemeniz normal. Biz nasıl olduysa gelir gelmez boş yer bulduk. Bayram zamanı her ne ne kadar güneye doğru olsa da, insanların yolculuğu, yurdışına giden veya işi için Edirne’ye gidenlere kesinlikle Ciğerci Aydın’ı tavsiye ediyorum.

Son olarak balıkçı Yasem, lakerda ve rakı ikramınızı unutmadık, mutlaka ziyaretinize geleceğiz...

0284 214 10 46

1885’ten gelen lezzet: Beşe Helva...

Dededen, babadan kalma meslekleri sürdüren insanlara büyük saygı duyuyorum. Ayhan Sicimoğlu’nun İspanya’da yaptığı bir programda 1800’lü yıllardan beri balıkçılık yapan ailenin son temsilcilerinden amcayla olan sohbeti mest etti beni.

Bizim de var böyle dededen toruna yürüyen işkollarımız.

Tarihi Havra Sokağı’nın helvacısı örnektir buna. Beşe Helva, 1850’lerde Manisa’da doğup 1885 yılında resmen marka olarak tescillenmiş. Büyük Manisa yangınından sonra marka İzmirli olmuş. Beşe Helva, şimdi üçüncü kuşak temsilcisi Ömer Beşe’nin kurduğu modern tesislerde sürdürüyor hayatını. Ben yıllardır Havra Sokağı girişinde soldaki ikinci dükkân olarak bildim. Şu anda yine Havra Sokağı girişinde, ama bu sefer sağda. Yeni restore edilen L’Agora Old Town’ın tarihi dükkânlarında hizmet veriyor. Geçen gün bisikletimle tura çıktığımda dayanamayıp daldım içeri. Hava sıcak falan demedim, kimselere çaktırmadan (oruç tutanlara saygısızlık etmeden) ikram edilen bütün helvalardan yedim. Bu yaz sıcaklarında tercihim cevizli yaz helvası oldu. Fakat tezgâh üzerinde pasta şeklinde hazırlanmış üzeri çikolatalı, bol Antep fıstıklı helvalarda gözüm kaldı vallahi. Ama kendime hâkim olup alışverişi abartmadan çıktım dükkândan.

Benden size tavsiye. Bu güzel bayram gününde siz de bi değişiklik yapıp konuklarınıza şeker yerine çok çok daha faydalı olduğunu düşündüğüm helva ikram edin.

Beşe Helva’ya bu güzel lezzetini daha nice nesillere tattırmasını diliyorum. Bütün herkese güzel bir bayram dilerim.

Ağız tadınız hiç bozulmasın...

0232 441 87 30