Yeni evlendiğimiz yıllar...
Tatil canımız çekiyor, fakat cep delik, cepken delik...
İş çok. İzin almak zor. E bi de eşimle aynı işyerinde çalışıyoruz. Sorun büyük!
Ama yılmak yok, müdürü yıpratmaya devam. O tatile ihtiyacımız var.
Nasıl olduysa müdürümüz Gülümser’i punduna denk getirip izin alıyoruz. Eşim Ebru ile iki ara bi dere ayarladığımız Antalya tatiline gidiyoruz. Fakat bütçemiz o kadar içi açıcı değil.
Sabah otelde kahvaltı ediyoruz, öğlen gözleme, bazı akşamlar yine gözleme yiyoruz. E idareli olmak lazım tabii. Fakat biz idareyi biraz fazla kaçırmış olacağız ki, ben o tatil dönüş yolunda eşime, “Ebuş, ben bi daha gözleme yemem” dediğimi dün gibi hatırlıyorum.
Ee ne demiş büyükler: “Büyük lokma ye, büyük konuşma.”
Buyurun size bi gözleme yazısı.
Eşimin rahmetli dedesi Hasan Kokuludağ’ın Yeni Foça’da yazlığı vardı. Hemen her hafta giderdik. Hep bir arada olmamızı isterdi Hasan Dede. Severdi kalabalığı.
Yeni Foça’dan İzmir’e dönüşlerde hep aynı yolu kullanmaktan sıkıldığımızdan, yolculuklarımızı eğlenceli hale getirmeye çalışırdık. İşte bu ‘değişik yoldan’ gidelim kafasıyla, şimdilerde pek popüler olan Yeni Bağarası’ndan eve gitme sevdamızda keşfettik Gözlemeci Emine Bacı’yı.
O zamanlar yeni açmıştı. Şimdiki kadar popüler değildi Emine Teyzem.
Yeni Foça’dan Bağarası’na gelirken sağda, kendi halinde, basit, salaş bi kulübede yapıyordu gözlemelerini. Hâlâ da aynı yerde devam ediyor işine.
Biz onu tanıyalı neredeyse 15 sene oluyor ama o hiç değişmiyor. Maşallah yerinde duramıyor. Bıcır bıcır sesiyle şenlendiriyor bulunduğu yeri.
Dedim ya, “Yemem bi daha gözleme” sözünü yuttuğum yerdir burası.
Siparişler ona veriliyor
Yeni Foça’dan dönerken eşim “Şurada bir gözleme yiyelim Fedo” dediğinde, arabayı durdurmamak için attığım taklanın haddi hesabı yok.
Ama nafile. Durdum tabii...
İyi ki de durmuşum, yoksa Emine Teyze’nin otlu, peynirli, mantarlı spesiyal gözlemesini hiç tadamayacakmışım.
Geçen hafta Pazar günü aklıma geldi. Sabah kalkar kalkmaz ev halkına “Hadi gözleme yemeye gidelim” teklifi benden geldi. Hemen karar verildi ve yola çıkıldı.
İşte, bana gözlemeyi yeniden sevdiren Emine Teyze’nin yerindeyiz.
Teyzem aslen Balıkesirli. Yedi yaşında Yeni Foça’ya göçmüşler. Sonra da gelin gelmiş buraya.
Gelini ve bir komşusu ile birlikte çalışıyor dükkânında...
Her sabah erkenden kalkıp otlarını topluyor. Pazar alışverişini yapıyor ve işyerinde alıyor soluğu. Gelir gelmez, elini yıkayıp alıyor hemen oklavasını eline.
Siparişler ille ona veriliyor.
Açılan yufkalara malzemeyi neredeyse hep o koyuyor. Maşallah eli de bol Emine Teyze’nin. Bazen müşterilerin isteklerini beğenmiyor. Bunu söylüyor da... Ama öyle tatlı dilli, öyle albenili bir hali var ki, hiç kimse kızamıyor.
Gözlemelerini odun ateşinde pişiriyor.
“Oğlum, accık is kokusu sincek gözlemeye, öyle datlı olur bu” diyor sohbet ederken.
Ben spesiyalinden, otlu, peynirli, mantarlı gözleme istiyorum. İki de farklı malzemeli sipariş ediyoruz. Fakat Emine Teyze, gözlemeleri yaparken malzemenin bolluğundan gözümüz korkuyor. Nasıl yiyeceğiz bunu diye düşünüyorum.
Gözleme önümüze geldiğinde düşüncem değişiyor. O kadar güzel pişmiş ve lezzeti üzerinde ki, bu sefer de yeter mi acaba bu bana diye düşünmekten alamıyorum kendimi.
Merak etmeyin yetiyor!
Emine Teyze’nin söylediği türküler, mâniler geliyor kulağımıza gözlemelerimizi yerken.
Biz kalkıp arabamıza doğru giderken genç bir grup geliyor. Bahçede zeytin ağacının altındaki eskimiş koltuklara, sandalyelere oturuyorlar. Sanki komşularına gelir gibi geliyor insanlar buraya.
Giderken bunu görmek keyiflendiriyor beni.
“Samimiyet, güler yüz, tatlı dil güzel şey be! Bizi insan yapan şeyler bunlar. İnsan!”
Ellerinden öptüm Emine Teyzem…
Zeytinyağlı yer elması
- 1 kg yer elması
- 4-5 adet taze soğan
- 2 orta boy havuç
- 2 portakal
- Tuz
- Bir demet dereotu
Önceki hafta. yakın bir arkadaşımın evinde yedik bu yemeği. Çok beğendim. Hemen yaptım tabii... Bu mevsimde pazarlarda çokça bulabileceğiniz yer elmasını çiğ yerseniz daha faydalı. Ancak zeytinyağlısı da gerçekten çok güzel oluyor. Mutlaka denemenizi öneririm.
Yapımı:
Yer elmalarınızı, havuçlarınızı güzelce soyun. Taze soğanlarınızı ince ince doğradıktan sonra iki-üç kaşık zeytinyağında şöyle bir çevirin. Havuçlarınızı iri iri doğrayıp bir dakika kadar soğan ile birlikte çevirin. Yer elmalarınızı, tuzunu ilave edin. İki portakalı üzerine sıkın. Yemeğinizin üzerine çıkmayacak kadar su ilave edin. Önce harlı ateşte kaynatın. Ocağınızın altını kısın. 20 dakika sonra yemeğiniz hazır. Ocağın altını kapattıktan sonra üzerine dereotunu serpin, biraz daha zeytinyağı gezdirin ve 10-15 dakika dinlendirdikten sonra servis yapın. Afiyet olsun.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024